çok ilginç detaylara takılıyorum, mesela al-i imran süresinde hz. meryem ve hz. zekeriya mihrapta aynı yerde dua ediyorlar, halbuki bugun baktıgınızda hangi camide kadın erkek aynı yerde dua ediyor. bana hep saçma gelmiştir zaten ibadetin ailecek yapılamaması (kadın erkek çocuk karışık)
bence bu, yani kadının erkeğin ayrı yerde ibadet etmesi, kesin mollaların, hadisçi amcaların uydurmasıdır
kuran okudukça gerçekten algıladığımız dinin, yaşadıkları dinin farklı olduğunu görüyorum, müslümanlık bugün yalan olmuş artık. uzun sakallı amcalar, mollalar, cemaatler, siz müslüman değilsiniz cicişler.
What I've become, diyo
ben ne hale geldim, günlerim nasıl geçiyor.. Bir kere Annemle deliler gibi geziyoruz!
Tam anlamıyla bir ev kadını oldum. Şunu artık anladım ben çalışırken bana "aman çalışmasan ne yapacaksın, evde sıkılırsın" diyen arkadaşlarım haksızsınız ibneler.
İnsan evde sıkılmıyor.. yapacak çok şey var. fasulye ayıklayıp dizi izliyorum. istediğim kitapları istediğim anda okuyorum, maymun iştahlı hobiler buluyorum, yani hadi dikiş öğreneyim mi ya da web tasarım mı yapayım dediğimde bunları yapacak gerçek vakit var.
Ama bir de madalyonun öteki yüzü. içimde hala başarılı olmadan mutlu olamayan bir ceren var sanırım.
Aslında istediğim hiçbir şey olmamak. İnsan hiçbir şey olmayınca o kadar sakin ve huzurlu ki. Ne yetişmesi gereken şeyler, ne başkalarının dertleri, ne sıkıntı ne stres.
Anksiyetem büyük ölçüde azaldı aslında. Yani geçen sene bu zamanlar, endişe zaman zaman ataklar yapardı, fena sallardı. O duygular şimdi geride.
İki sorunum var, biri, ve daha somut olanı, para kazanamamak. tek maaşla elde avuçta bir şey kalmıyor. hand to mouth :)
İkincisi de hiçbir şey olmamayı içten içe beğenmeyen, içimdeki küçük ses.
Headhunterların telefonları kesildi, belki xmas'tandır. Arayanım soranım yok :) Aslında arasınlar istemiyorum böyle hava hoş ama ekstra para kazanmak da güzel olurdu... tek satır meslekle ilgili bir şey bakmadım, bakmam da, sevmiyorum ki mesleğimi...sanki beni kimse aramayacak ben de unutup gideceğim ev hanımı kalacağım böyle. aslında bunu isterim, ama ya sonra işe dönmek zorunda kalırsam uzun süre sonra diyorum, öyle onlara sıkılıyorum işte, yine de tam olarak geçmeyen muzır anksiyetem bazen ufak felaket senaryoları postalıyor, yerine ulaştığından emin olarak..
http://www.lauraashley.com/home-accessories/white-owl-book-ends/invt/3500797
işte burada satılmakta, 21 pound!
Cogumuz simariktik cocukken
Ama bazi salaklar var
Buyumuyolar... salak olduklarinin da farkinda degiller. Iste onlardan kacmak istiyorum, sonsuza dek hemi de...
Michelle Williams'tan Marilyn olmamış kusura bakmayın
- Kasım 27, 2011
- By Ova (Excuse My Reading)
- 3 Comments
Allahim sen bana yasli ingiliz huzuru nasip eyle amin
- Kasım 24, 2011
- By Ova (Excuse My Reading)
- 7 Comments
Bu sabah regl doneminde olusumun affina siginarak markete gittim. Bakery kisminin derinliklerinde iki dilim cheesecake icin beklerken bi ingiliz amca teyze geldi. Malum iki dilim keki almak yaklasik 15 dakika suruyor. sikintidan etrafi rontluyorum habire... neyse bu ciftimiz bir geldi ekmek aldi ama o da ne? Ekmekler medium slice edilmis yani orta kalinlikta dilimlenmis. Biz ince istiyoruz dediler. Ekmekler ince orta kalin dilimleniyor normalde. Adam da kusura bakmayin efendim, makine yalnizca orta dilim icin ayarli dedi. Aman tanrim bundan sonrasi tam bir buhrandi. adam ahlaki acidan onaylamayan dedeye donusurken kadin sinir krizi gecirdi. Sanki o anda kadina kusura bakmayin bizim dozer yaninizdaki evi yikacakti ama sizinkini yiktik yanlislikla dedi yani birileri ... oyle bi tavir.
Dusunsenize ince dilimlenmis ekmek bulamamak kadinin en buyuk sorunu. Ben de boyle bir huzur istiyorum. Ben de!
persembe annecim geliyor allahin izni ile
hasta olcam hatta oldum ucuklar halsizlik ates....
aslinda en guzeli klavyesi ile gelen ve aninda netbook a donusturebilecebginiz Asus idi ama onun 3g si yoktu maalesef. boylece son kararim sony oldu. guzel bir alet ancak android hala cok geeky ..
bir de kuduz gibi bebek istemeye basladim ben
hayirdir insallah
Şatonun gece karanlığa karışıp yok olan siluetini görmemek bile huzur getirmiyordu. Her gece, Feligani nin onu kaçırıp şatosuna hapsettigini, şatonun her iki yanında heykeller sıralanmış loş koridorlarında ondan kaçtığını görüyordu kabuslarında.
van depremlerinden sonra vicdan muhasebesi yapmaktan aciz bakanlarımız, istifa edin
- Kasım 11, 2011
- By Ova (Excuse My Reading)
- 0 Comments
e adam haklı??
şu deprem olayında vatandaşına bok muamelesi yapan bir ülke olduğumuzu yedi düvel gördü. kimbilir bizim hafıza kuyularına daldırdığımız ne olaylar var geçmişte, bu adamlar bizim geri kalmışlığımızın, gerizekalılığımızın nasıl farkında ki küçümsemekten geri duramıyorlar.
Kepazeliklere kepazelik eklemeye devam ediyoruz.
bir deprem oluyor, ardından hükümetimizin pek saygıdeğer bakanları birer birer çıkıp inciler döküyor "başka deprem olmaz burası çok güvenli", "hasar tespiti yaptık biz" "çadırlar yetmeyecek biliyoruz napalım" vs. vs.
hadi bu insanına beş kuruşluk değer vermeyen vekil muamelesine orada azmadık.
peki ya ikinci deprem?
ulan adamlar hasar tespiti yaptık diye gözümüzün içine baka baka yalan söylemiş, koskoca başbakan yardımcısı 2. depremin sonunda "ya hasar tespitini geçici şey etmiştik, asıl YARIN yapacaktık" demiş.
bu kadar zincirleme rezalet ve kepazeliğin sonunda bekliyorsun ki bir adam istifa etsin
bir adam en azından bir adam bu memleketi bu şekilde yönetiyorsa yönetmeye layık olmadığını haysiyetle kabul edip defolup gitsin!!
yok , nerde. mına kodugumun ülkesinde, herkesi yere yatırıp çatır çatır zikseler "oh ya uzun zamandır boyle derin orgazm yaşamamıştım, çok rahatladım" dememizi bekleyecekler. belki de deriz? yani halkımız, pek kıdemli, kendi yolunu bulmaktan başka bir şeyi düşünmeyen yöneticilerin kendi yolunu bulmaktan başka şey düşünmeyen halkı, der belki bunu, belli mi olur?
ne de olsa hastaneler çok güzelleşti canım, adamlar yiyor falan ama hizmet yapıyor deil mi? hahahhahahahayyyyt.
ben vatandaşına sinekten az değer veren bir ülkenin vatandaşıyım.
yazık lan bana.
çok mutluyum. annemi babamı çok özlemişim ya..
onlarla ve kardeşimle hep beraber olmak ne güzel şeymiş, ne kadar kıymetliymiş her dakikamız.
neden bütün konut projeleri dibi çürük yerlere konduruluyor.
uzaksa hepsi uzak zaten yani
eşit uzaklıkta sağlam yer mi yok, nedir, biri beni aydınlatsın. beylikdüzü, ıspartakule, tuzla, halkalı falan hep depremin yüksek vuracağı bölgeler diyor KAYNIM (jeoloji mühendisi)
peki neden bütün konut projeleri bu bölgelerde yaa.. ben anlamıyor.. içinden çıkamıyor, hele bir de ağaoğlu çıkıp "eski yaptığım evler var ya ühüüü heppiciği çürük" deyince, daha da beter oluyor ben... oh my.
markette sıra beklerken önümdeki adamın ölme taklidi yapmasını, benim buna gülmemi, sonra bu ülkede her şey çok yavaş isyanıma katılıp İtalyan çıkmasını, ya biz akdenizliyiz kardeşim kanımız kaynıyor diye kıkırdamamızı mı anlatayım? suratsız ingiliz teyzelerine rastladıgım günleri mi?
ya da öylesine bulduğum işimi, canımı sıktıkları için cart diye bırakıp çıkmamı mı anlatayım? (adamın biri, 50 kişinin önünde, haksız yere bana cırladı, zaten maaşı da tam istediğim gibi degildi resmen çektim çıktım)
Anlatacak pek bir şey yok. günlerim durgunlukla geçiyor. Yarın türkiyeye gidiyoruz. gene xanaxları yükleneceğim uçağa binmeden. nefret ediyorum uçağa binmekten ya!
neyse 14 ünde buraya geri dönüyoruz. aslında hiç gidesim yok. çok kemikli kılçıklı bir alışma döneminden geçiyorum, bu arada türkiyeye gitmek benim için saçma olacak aslında. ama gideceğiz yapacak bir şey yok :)
24 kasımda, annelerin en seksisi, en çılgını, en umursamazı yanıma geliyor, evet annemle avrupaya açılıyoruz. Benim vizeme yamuk yapmazlarsa paris'e gideceğiz Aralıkta bir de. Annem tam 44 gün kalacak burda. Aslında işten çıkarken biraz da onu düşündüm. zaten naz burdayken çalışmıştım, şimdi annem burdayken bir de bu nemrutlarla çalışırsam iyicene üzülürüm diye düşündüm..
İnsan işe giderken ayakları geri geri gitmemeli ya.
Yani anlıyorum maddi sıkıntılar olabilir, İnanın ben erkek olsam bakacak bir ailem olsa eşek gibi çalışırım. ama çok şükür karnımız doyuyor, akmasa da doluyor, o yüzden gerçekten milletin kahrını çekip sinir olacağıma evimde paşa paşa otururum dedim. 3 tane head hunter cv mi bir yerlere submit etti bile. ama dürüst olayım, 3ü de öyle pek meraklı olduğum işler değil. gene contract çalışmak istiyorum ancak yılın bu dönemi ölü dönem. bakalım neler olacak...
benim ilk işimi bulan headhunter, anthony cik bana yeni iş bulsun, çok seviyorum o adamı :) pek çoğu gibi kaypak ve dolandırıcı değil epey dürüst birisi.
aslında aruptan ayrılırken oradaki arkadaşlara veda etmek isterdim, hepsi çok arkadaş canlısıydı, 4 güncük takıldık ama iyi çocuklardı, ama kısmet
bugün de size bu satırları gene starbuckstan yazıyorum 3 gündür evden çıktığım yoktu, bugun artık bi burnumu çıkarayım dedim :)
Film posterleri de birbirine benzer yeri gelince
- Ekim 31, 2011
- By Ova (Excuse My Reading)
- 2 Comments
Bugün Halloween kutlamaları olacak diye londra gecelerinde şöyle bir dolaştık ve gördük ki insanlar gerçekten şahane kıyafetler hazırlamışlar.. tembellikten çok resim çekemedik, ama bu kont amcayı görünce "hey dracula, bi resim?" demekten kendimi alamadım, zaten eğlence modunda olan adam, hayır demedi, mehmet de ama biraz korkutun!! deyince, adam da direk damardan girdi napsın :)
4 günde işten ayrılarak bir rekora imza attım kendi tarihimde, mutlu muyum evet, gururlu muyum hayır, emin miyim evet, şaşkın mıyım evet çünkü cazgırla cazgır olamadım..genelde bana elini beline atanlara ben de höheeyt diye dalarım sanki ama dün yapamadım...diyemedim diyemedim diyemediiim diye bi şarkı vardı, o çalıyo şu an arka fonda :p
Ne istemediğimi çok iyi biliyorum.
anilar deyince aklima coskun sabah gelmesin istiyorum dostlar
- Ekim 27, 2011
- By Ova (Excuse My Reading)
- 1 Comments
Tam Karsimda kocaman saatler var yan yana
Los angeles diyor- 03:04 new york 06:04, London 11:05 oldu simdi, hong hong 18:05 ve Sydney 20:05
Arup'un londradan sonraki buyuk subeleri sanirim bunlar, daha 2 gundur burada calisiyorum
Bu kalici bir is diye icim sikiliyor dogrusu? Hayatimin gene duzenli bir ritme girmesini istemiyorum… bir sure sonar gene kacayim burden, baska yere gideyim, ordan da baska yere.
Belki de herkesi cok ozledigim icin mi, ya da haberlere bakip mutlu bir tanecik olay bulamadigim icin mi.. Takimimiz fikra gibi bir Portekizli bir Turk –ben-, bir hintli, bir iranli ve bir ingilizden olusmakta. Portekizli arkadasi cok sevdim, depremi soyledi cok uzuldum isallah akraban yoktur etkilenen dedi, ne kibar, ne dusunceli, burada alisik olmadigimiz hareketler
Allah depremzedelere sabir versin. Sehit annelerine de. Simdi turkiye cogu insan icin kacilip gidilmesi gereken bir yer belki, ama ben cok ozledim ve muhakkak geri donucem. Allah izin verirse tabi ki J
Isteki ilk gunlerim oldugundan yazmaya cok vakit bulamiyorum. Bu postu email ile gonderiyorum zaten. Arkadaslarimin maillerine bile cevap veremedim henuz.
Biz iyiyken onca insan kötü.
Hayatları mahvolan, sevdiklerini yitiren insanlara baksana...
Tamam şükrediyoruz ama o insanlardan ne ayrıcalıgımız var. Onlar olabilirdik.
Hepimiz insanız, hepimiz ortak bir tarihin, ortak bir memleketin, hadi o da yetmiyorsa bu gezegenin vucudu degil miyiz?
yardım etmeliyiz.
Hepimiz bir gün başımızı topraga koyacagız.
O gün geldiginde, yaşanan acılara inek gibi bakmış olmanın pişmanlığını duymamak için,
YARDIM EDİN.
keşke olmasaydı ama sanırım ikiyüzlü olmamak kimi durumlarda, imkansız.
Terörü atatürk fotoğrafı paylaşarak mı bitireceksiniz?? Hayır adam öleli kaç sene oldu hala ondan medet umuluyor ya, komik yani, gerçekten komik. kıçımızı kaldırıp bizim bişeyler yapmamızın vakti gelmedi mi sizce? Atatürk şeriat ve terör kalkanı değil... o kalkanlar çoktaaan indi. Tamam anladım Atatürk çocuğusunuz da bugüne kadar ne boka yaradı bu çok afedersiniz, sorsam ilkelerini bile sayamazsınız, gerçekten dayanamıyorum artık şu göstermelik Atatürkçü imaj kaygısına.
Bu sayfalarda kara ya da koyu kirmizi lekeler yok hic. Beyaz firfirli coraplar var, sacini cektigin, yanagini isirdigin esmer cocugun yuzu isirik iziyle boylu boyunca duruyor, kirilan oyuncaklarin koyu pembemsi uzuntulerinin, annenin kokusu ile karismis son sokak oyunlarinin yaninda.
siz begendiniz mi?
Sizce korkunç değil mi? Bence gerçekten ürkünç. İnsanlar, ne aranıyorsunuz neden hesap açıyorsunuz bu sitede hayat bu kadar masum ve güzel değil :)
bir insan bu sitede neden hesap açar; ya gerçekten iyi niyetle eğlenmek için (ki epey boş vakti olması lazım bence), ya bana aşık biri var mı umuduyla, ya da Allahtan belasını aradığı için bence :)
uyan uykusu çok gözlerim uyan
azrailin kastı canadır inan
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
*
seherde uyanırlar cümle kuşlar
dill-u dillerince tesbihe başlar
tevhid eyler dağlar, aşlar, ağaçlar
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
*
bu dünya fanidir, sakın aldanma
mağrur olup tac-u tahta dayanma
yedi iklim benim deyu güvenme
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
*
benim murad kulun, suçumu affet
suçum bağışlayıp günahım ref et
rasulun sancağı dibinde haşret
uyan ey gözlerim gafletten uyan
uyan uykusu çok gözlerim uyan
Biz türk müyüz.
Bakıyorsun gazetede çıkan haberlere, 12 yaşında kızın kendi rızası ile ilişkiye girdigine karar vermiş mahkeme. Türk mahkemesi.
Bakıyorsun faşizm hala en popüler kimliklerden biri.
Bakıyorsun içki içeni dövüyorlar
Namaz kılan ya da biraz dine düşkün herkesi yobaz ilan ettikleri gibi.
Bakıyorsun modern geçinen herkes bir çeşit angutluk hastalıgına tutulmuş.
Bakıyorsun yobazlar hala ve ısrarla agızlarından köpükler saçıyorlar.
Ne kadar spekülatif, ne kadar kokuşmuş bir ahlak anlayışı var Türkiyenin.
Görünürde Herkes eğitimli. Herkes bilgili. Ama içini açıp baksan teneke gibi bomboş herkes.
Moderni ayrı manyak, yobazı ayrı manyak herkeste bir kendini bilmezlik.
Teyzeler desen, sabah programı orospularını bağırlarına basıp mahalledeki felankes'in kızının adını çıkarır.
Amcalar desen 50 li yaşlarına bakmadan küçücük kızlara sulanır.
30'lu yaşların modern insanları, kendi cicişliklerinde, atatürkçülüklerinde, at gözlükleri ile loyloy yaşayıp gidiyorlar.
İyi kalpli namuslu kendi halinde insanların ülkesi türkiyeye ne oldu? hangi yıl aralığında son buldu.
sadece kendini düşünen, bencil, ikiyüzlü ahlak anlayışını yedigimin insanları, siz kimsiniz lan.
Aman karışma başımız derde girmesin
Ateş olmayan yerden duman çıkmaz
mottoları ile yaşayan insanlar siz türk müsünüz.
Peki o zaman biz neyiz.
Ne zaman bu kadar bölündü bu ülke.
Fakiri zenginine, orta diregi yobazına, egitimlisi kölesine, sonra hepsi memura..
tırı vırı ya bu kadar meraklı olmak?
uyduruktan teyyare bir çay fincanı takımına sırf eski diye 1000 pound bayılmak (o paraya öküz alınır)
çıngırak, sehpa, biblo, çaydanlık, baston, mücevher kutusu her tür ıvır zıvırı zulalayıp seneler sonra servet değerine satma umudu ile yaşayan ingiliz kartoloşlar, budaklı meşe odunumla ben ısınma turlarındayız ona göre.
zaten şu ülkede budaklı odunla tedavi edeceğim tipler şunlar:
- 2 kelimesinden biri lovely olan optimistic şizo teyzeler.
- saçını bir kulagının hizasından ayırıp diger kulaga yatıran ve etrafı nasıl gördügü benim için büyük bir muamma olan, götü pantolondan dışarıda gezen 15 yaş üstü erkek bebeler.
- elinde nasıl tutacağını bilmediği bebeğiyle soreeeeeeeeeey diye gezen, kimisi seme gibi (special tenks tu begüm) kimisi zayıf ama memeleri bıngıl, kara kışta bile sandaletle gezen danalar.
üff ya. odun gerekiyo bunlara, evet tek çare odun
ikinci de event avlamak. mesela bu h.sonu sci*fi film festivali varmış camden da.
bir de alaturka londra nın buluşmaları olacak, bir de turkish meetup var onlara da gittik mi tamamdır.
yeni insanlar tanımak kimine göre yorucu kimine göre heyecan verici olabilir ama benim gibi üşengeçlere göre... zor :)
bugun alışveriş merkezinde sürtüyorum.
burada tam autumn
süper ya.. yapraklar kavuniçi. ben de kendime tarçın rengi bir pantlon aldım. ingiliz gacılarının sevdigi modelden. boyfriend gibi kıvrık ucu göt kısmı geniş baldırlar dar. tamam biliyorum benim generous bottom'a çok uygun bi model degil ama podyuma çıkmıyoruz ki. hem cok rahat. böylece kocaman bi yaprak gibi dolaşabiliyorum ben de.
indirim var çok ama buraya geldigimden beri, böyle çok alma olayından sıyrıldım biliyomusunuz.
Ege nin blogunda da var bu mevzu, giymedigimiz onca şeyi evimize doldurmak vs.
buraya gelirken çok az eşya getirdim. en sık giydigim şeyleri. ona benzer stilde şeyler aldım burdan 1-2 tane.
gerçekten sırf ucuz diye kullanmadığım bir sürü şey almışım. hepsi türkiyede kaldı. getirmeye de niyetim yok.
Eşyalı evde yaşamak az-öz kuralını benimsetiyor sanırım. Fazla yıgıntı olmasın etrafta diyorum. Zaten çok eşya seven biri değilim evimde öyle yemek odası takımı, konsol, gibi ıvır zıvırları tutamam. koltuk takımı ve kitaplık.
Etrafımda kitaplar olsun yeter.
Ivır zıvır kendini üretiyor zaten
Burada şu an Halloween satışları başladı, o kadar cici şeyler var ki pumpkin ve cadı temalı. ama almıyorum :) nereme sokucam. bu evden taşınırken yüküm olacak alırsam. Gelecek ay türkiyeye gelicez, gelirken annemle kayınvalideme alırım. sonra türkiyeye dönersek bir kısmına el koyarım. nasıl çakalım halloween geçsin öyle alıcam malum ucuz olacak ya o zaman :DDD
ingiltereye geldim, nerelerden alışveriş edeyim?
- Eylül 30, 2011
- By Ova (Excuse My Reading)
- 3 Comments
TK MAXX
Tk maxx acayip bir yer. 185 poundluk deri çantayı 45, 135 poundluk tommy hırkayı 35 pounda alabiliyorsunuz. Gözlük, kadın-erkek giyim, çanta, ayakkabı , parfüm, tencere, çarşaf vs.. bulmak mümkün. Çözemedim, nasıl bu kadar ucuza satabiliyorlar. 10 pounda converse aldım geçen hafta, aynısı 100 metre ötede başka bir mağazada 55 pound.
Diesel, D&G gibi markaların güneş gözlüklerini %70 indirimle alabilmek mümkün. Ancak şöyle bir kusuru var: kapanın elinde kalıyor. yani bir kaç kere alsam mı almasam mı karar veremedim, dur yarın gelirim şuraya da bakarım diyecek oldum ve sonra bir daha bulamadım alacağım şeyi. yani herşeyden en fazla 2 tane oluyor. buldun mu alacaksın :)
Londrada Charing Cross yolunda var. Leicester Sq. tube istasyonunda inip 5dk da ulaşabilirsiniz yürüyerek.
http://www.tkmaxx.com/
New Look
Bizim Koton gibi bir mağaza bu. Ama çok şeker şeyler var yani. Çok aşırı kaliteli değil ama renkleri, desenleri, modellerini seviyorum. Fiyatlar uygun. İndirimleri çok çılgın oluyor. 6-7 pounda pantolon almak mümkün. Ben aksesuarlarını da çok seviyorum. Çantaları çok şirin ayrıca çok güzel bereler oluyor.
http://www.newlook.com/
Primark
Bunu zaten ingiltereye ayak basmış olan herkes biliyordur. Oxford Streetin başında, koskoca mağazasından bedava dağıtılmış gibi elinde primark yazan kese kagıdından hallice posetlerle dolaşan kadınlar.. erkekler..
Bence artık eskisi kadar ucuz değil gerçi, 2008 ve 2009 da geldiğimde çok daha ucuzdu. şimdi sanki fiyatları biraz daha rakiplerine yaklaşmış. Primarktan ne alınır? Çorap, Pijama, Terlik, Pantolon. gönül rahatlıgı ile alınız. taş gibi. (valla buradan aldıgım 5 poundluk pantolon m&s den aldıgım 35 poundluklardan daha cok dayandı.) Ne alınmaz? İç çamaşırları çok kötü. 2 kere yıkanmakla deliniyor. Ayrıca penyeleri -tshirt vs- de evde giyecekseniz alın. Ağzı burnu kayıyor hepsinin. Çantaları da sağlam, alabilirsiniz. :)
Cath Kidson
cath kidson çantalar. sadece çanta degil, defterden masa örtüsüne pek çok ürün satıyor Kidson yenge. Ama bizim ilgimizi çeken bu :))) |
http://www.cathkidston.co.uk/
CEX
Her şey ikinci el bu dükkanda. Elektronik, PC ve konsol oyunları var. Baldurs Gate Dark Alliance bulduk 7 pounda! inanılmaz. Binbir çeşit Cd, anime, aklınıza ne gelirse 1 sene garantili ve oldukça uygun fiyata. Önceden başka sahiplerinin oldugunu dert etmeden DVD koleksiyonu yapmak için birebir! http://uk.webuy.com/
Works
Göz yaşartacak derecede ucuz kitapçı. İnsan çalışanlara sarılıp öpmek istiyor. Hemen kapıkomşusu Waterstones da 7.99 a satılan kitapları 3 tanesi 5 pounda satıyorlar. Çok çeşit yok gerçi, yani waterstone ile yarışamaz. Ama yine de kitap kurtlarının uğraması şart bir adres. Ayrıca pek çok kırtasiye malzemesini uygun fiyata almak mümkün. Bir de mesela türkiyede yolculuk kitapları çok pahalı. Şehir kılavuz-guide ları yani. Workste tanesi 99pence e travel guide lar bulmak mümkün, Amsterdam, Viyana, Paris.. türkiyede bu kitapların 20 liradan başladıgını düşününce bulmuşken almak lazım bence :) http://www.theworks.co.uk/
Forever 21
H&M gibi ama H&M den daha kaliteli ve daha şık şeyler var bence. (zaten ben hm'i hiç sevmem laf aramızda. bi düzgün bok görmedim şu ana kadar orda) Oxford street de bir adet var, fiyatlar da muadillerine göre gayet uygun. new look klasmanında bir yer ama onun kadar çok mağazası yok. http://www.forever21.com/
Şimdilik bunlar. Daha başka sevdigim mağazalar da var ama hepsi ucuz ya da böyle çok sıradışı gidilicek kadar iyi yerler değil. sonra yine yazarım fırsat buldukça :)
şimdi aradılar bugun 2. görüşmeye çağırıcaklarmış. aslında içimin bi yanı olsun bi yanı olmasın istiyo. sanki popomun bi yarısı : kızım ne acelen var, at beni eve, yayılayım azıcık, hem hani sen contract çalışıcaktın. iş kaçmıyo ya diyo.
popomun diger yarısı ise kendini sıkıp: salak, oturarak para kazanılmıyo ki, git çalış işte, hırto!
diyo.
popomun iki yanagı arasındaki bu çekişme beni öldürücek vallayi.
neyse bunlar eti kutsal olduguna inanmadiklari icin yemiyorlar ya. biz muslumanlar domuz yemedigimiz icin domuzu kutsal bildigimizi
sanmis yavrucak. ne munasebet aksine muslimler genelde domuza derin ve anlamsiz bir nefret duyarlar bebegim deyince cok sasirdi.
insan sevdigini yer mi? diye de icerledi. inekleri seviyoruz cunku tatlari guzel mi demeliydim?
nasil yapilir falan dedi. ben de dogal olarak "nerden bileyim?" dedim. cok sasirdi.
beyaz gelinligi gorunce hristo stili sanmis bizim dugunu.
aciklayamadim dostlar..
tikandim..
Polonyalılar hakkında korkunç gerçekler - volume I
- Eylül 28, 2011
- By Ova (Excuse My Reading)
- 9 Comments
İngiltere yasalarında şöyle bir açık keşfetmişler. Birinin evine o evde yokken girip yerleşirsen seni kolay kolay o evden atamıyormuş, yani mahkemesiydi avukatıydı derken yıllar sürüyormuş seni ordan çıkarması. Bunu daha geçenlerde burada yaşayan ev sahibi bir Türk dostumuzdan dinledik çok şaşırdık. Evi bırakıp tatile çıkmaya korkuyorlardı resmen, başımıza bela almayalım diye.
Daha da fenası Polishler bu konu üzerine kitapçıklar bastırmışlar. "ev nasıl işgal edilir" şeklinde memlekete yeni gelenleri de eğitiyorlarmış. Resmen eşkiyalık!
Vallahi bir yaşıma daha girdim. Güzel dost Begüm buradaydı geçen haftalarla, onunla konuşurken en güzel yorumu o yaptı: ben olsam mahkeme falan uğraşmam saçını doladıgım gibi sürükleye sürükleye atarım evimden!
evet, bence de!
inanılmaz değil mi :)
bir tikitoşun anatomisi : lea michele
- Eylül 27, 2011
- By Ova (Excuse My Reading)
- 2 Comments
kız istemeye(rosie) giden ryan'ın gazı gelir..
- Eylül 25, 2011
- By Ova (Excuse My Reading)
- 6 Comments
resmen savaş var..
ne olacak bu türkiyenin hali?
su sosyal medya muhabbetinin dengesizce yayilisi beni yavas yavas bunaltmaya basladi cidden.
2006 - 2007 de facebook iyiydi hostu, simdi bir sekilde kendi esekligimle beraber korkunc bir canavara donustu.
kendi esekligim cunku ona buna yorum yapan, habire yaldir yaldir resim yukleyen yine benim
ben ayarlarimin hepsini minimum'a indirdigimi dusunurken beni henuz listesine eklememis baska bir arkadasin vasitasi ile
bazi fotograflarimin kabak gibi ortalikta oldugunu fark ettigimde cok canim sikilmisti. neyse sonra tekrar ayarladik
emin olduk iyice. (profilimin kabaklik yuzdesini anlamak icin benle sifir iliskide olan dummy bir hesap bile actim )
neyse bunu gecelim simdi de google plus cikti. gene bende angutluk, seyim hiyar diyene tuzla kosar gibi gittik ilk gunden
uye olduk davetiye gelince. ibneler isi biliyolar davetiyeyle olunca daha ozel bisey gibi geliyo, cekiyo seni.
neyse simdi bu halka acilmis(!)
dunden beri tanimadigim insanlar tarafindan ekleniyorum
bu insanlar benim profilimi goruyorlar mi?
fotograflarima ulasiyorlar mi? picasa web albumume falan?
vallahi artik kontrol etmeye mecalim yok. o yuzden aksam eve gidince google plus'imi carttadanak kapatacagim
gereksiz zaten facebook varken. ona anca alistik
ben bilgisayar muhendisiyim bana bile zor geliyor habire degisen menulere, gizlilik-security / permissions
alt yapisina alismak. simdi bir de git google plus i kesfet ne nerdeymis nasilmis, oldu canim.
google al beni ise, ancak o zaman yaparim bunu senin icin.
ama cidden bu canavarlasan sosyal aglara yem olmak istemiyorum vallahi.
gece muhtesem yuzyili izleyip sabah londrada ise gitmek
- Eylül 22, 2011
- By Ova (Excuse My Reading)
- 4 Comments
bu sezon dizi patlamasi oldu resmen degil mi. ben gecen sene normalde fatmagul ve muhtesem yuzyili izliyordum.
bu sene bu listeye kuzey guney ve iffet i de dahil ettim.
internet sagolsun dizileri canli canli sizinle ayni anda seyredebiliyorum ingilteredeyken bile.bir de su an dizi
seyretmek benim icin daha kiymetli bisey haline geldi. bi nevi memleket hasreti gideriyorum :))
ah aksamki muhtesem yuzyil bolumu ne gazdi oyle.
vallahi o gazi hala cikaramadim, sabah trende dudagi buzuk burnu dik ingilizlere elimdeki kitapla vura vura,
biz viyanayi geceydik, simdi siz babanizi bilmezdiniz uleeeeeeeeen kime lan bu havalar diye girisesim geldi.
kulagimda da mehter marsi cinliyor tabi. dusunuyorum da kulaklikla mehter marsini dinlesem 3 gunde londrayi fethetmeye calisacak
kadar gaza gelirim herhalde.
dusundukce icim parcalaniyor cancikler.. sen 3 kitaya yayilmis koskoca imparatorluk, yikil git yani heheh. ben sultan olsam
dolmabahceye cikar, henuz egzos kokulari ile boklanmamis ruzgara karsi "ben nerde yanlis yaptim" i dinlerdim...
dunya degisti artik. mohac meydan savasinin temsilini izlerken bunu en derin yerlerimle hissettim.
nukleer, kapitalizm, modern hayat, seri uretim icat oldu dunyanin agzina sicildi yemin ederim...
eskiye donmek istiyorum.
valla osmanlida yasamak isteyebilirdim belki. sokak hayvanlari icin fon bile varmis lan!
ortunmeden sokaga cikamiyoruz gibi bisey var miydi bilmiyorum ama din polisi falan yoktu herhalde araplardaki gibi.
ecnebi hatunlar da musluman kadin gibi kapaniyor muydu bilemiyorum..
puslu kitalar atlasini okudugumda falan da ozenmistim. ya ben nohut gibi, fasulye gibi bir kadin olabilirim.
butun gun sagda solda yayilip dedikodu yaparim, kitap okurum.
kuduz gibi gezerim..
yani biraz daha siksaniz tembellikten kadin calismasin kardesim diyecek noktaya varacagim :)
feministler lutfen vurmayin!
5 kasımda izmirdeyim. 1 hafta kalıcaam ona göre. şimdiden pançikliyorum herkesi.. özledim ulan!!!!
Anne,
seni çok özledim
sen gel seni paris e ve amsterdama götüreceğim (eurostar sagolsun)
beraber çılgın atacagız
seni özledim anne anne annecigim....
ühühühühü
gel de garip yorumlarınla beklenmedik çıkışlarınla dumurlara ugrat bizi
gel ve kaplan desenli donlarını da getir ...
vallahi sensiz hayat
çok yavan :(