cocuklugumla ilgili en cok ozledigim seylerden biri de bu. anneannemin altin gunleri. Annem calisasiya kadar onunla beraber gezerdik. annemin beni her goturdugu yer sanki inanilmaz bir maceranin parcasiymis gibi, yolculuklar boyunca gozumu kulagimi acar kafami otobus camlarina yapistirir anneme biktirana kadar sorular sorardim. yolculuk da belediye otobusu ile bornovadan konaga, bilemedin hataya gitmek alt tarafi ama ben o cocuk kafasiyla sanki kitalar arasi gidiyormus gibi, bambaska dunyalara yelken actigimi zannederdim.
Ama gun oldu devran dondu, bir de baktim annem calismaya basladi. Ben de sepet gibi anneannemin eline kaldim.
Benim anneannem cahil bir kadindir, ovulecek cok bir tarafi yoktur aslinda, klasik turk kadin ovme bicimlerini saymazsak. (namuslu, becerikli gibi)
Ben size diyeyim yani benim o cocuk kafamla anneannemden daha buyuk bir dunyam vardi, kadincagiz ne yapsin yokluklarla dolu bir omur gecirmis, zar zor cocuklarini yetistirmis. Hayattan tek bekledigi ufak tefek luksler, dostlari ile bir araya gelip agir dedikodu girdaplarina kapilmak gibi.
Iste bu dostlar, hepsi genis ve comert goguslu, pogaca hamuru gibi kokan, bas ortulerini cenelerinin altinda dugum eden teyzeler benim bir donem sik sik takildigim arkadas cevresiydi.
Anneannem de kankalari da soru soran, cabuk sikilan cocuklari pek sevmezlerdi ama ben allahtan ortamda agir dedikodu cevrildigini taaa o yasimda fark edecek kadar merakli bir velettim. Yani altin gunu lokasyonuna giderken yolda sordugum sorulari saymazsak, esas toplantida cok da can sikici bir bebe olmadigima eminim.
Bilseniz nasil ozluyorum o gunleri?
Vizon sehpalarin, her birinin uzerinde cesit cesit dantellerle salona tikis tikis doldurulmus esyalarin icinde, kiytiriktan bir kosede olsa dahi oturup verilen ikramlari yemenin, o kadin dunyasinin icinde kaybolmanin uzurunu nasil tarif edebilirim ki?
rahatlayip dizlerine siyirdiklari eteklerinin ustunden dizlerini ovalayan, oturup kalkarken agizlarindan bisssss kelimesi eksik olmayan bu teyzeler aslinda hamurunda cok iyiler ama hayattaki en buyuk zevkleri de kotu seyler dusunmek :) daha baska nasil tarif edebilirim bilmem, hep garip gelir bu kendi halinde yasayan teyzelerdeki feci dedikodu meraki.
ha biz de dedikoduya merakli degil miyiz? tabi ki merakliyiz. ama bizde utanma sikilma yok. bok cuk got falan diyebiliriz. bizim dedikodumuz tum meclislerde yalnizca kadinlar arasinda degil. arti bizim icin namus bu teyzelerin daraldigi gibi bir kriter degil. yokladigim su aslinda bir insan nasil hem namusa takik olup hem de namussuz namussuz konusabilir birilerinin arkasindan. teyzelerimiz icin masum bir gunah deyip gecelim.
vallahi dostlar
yillar gecti ama benim dilimdeki o elmali kurabiyelerin irmik tatlilarinin, renkli renkli kisirlarin tadi gecmedi.
hayatimda girdigim hicbir ortamda da o derece bir gerilim - huzur yanyana olmadi. yani bir yandan gerilim var, bir yandan aldirmazlik ve huzur.
bir yanda beddualar, boynu devrilsinler ucusurken diger yanda isallah masallahlar.
kadinlarin birbirinde acik arama arzusu, birbirleri tarafindan begenilme istekleri hersey hep ayni...
simdi gitsem otursam o altin gunune hicbir sey ayni olmaz tabi. cunku ben artik cocuk degilim. hem olsam bile ayni gozle goremem sanirim teyzeleri..
allah saglara uzun omurler gocmuslere de rahmet versin ne diyelim :)
4 yorum
harika bir yazı!! beni de aldın altın günlerine ışınladın ve feci ilham verdin. en kısa zamanda ben de yazıcam aklımda kalanları :)) süper.
YanıtlaSilteyzelerle ilgili tezatlara gelince, bence cehaletle ilgili hepsi. ama okula gitmemiş olmakla ilgili bir cehalet değil kastettiğim. o çağda onların konumunda kadın olmak için bu kendini bilmezliğe esir olmak şarttı belki de. yoksa tek hobisi kısır yoğurmak olan insancıkların o ev-namus-koca-çocuklar-sorumluluklar cenderesinde başka türlü çıldırmadan takılabilmeleri ne mümkün...
evet yaz sen de
YanıtlaSilya arada hafiza denizine olta sallayinca neler cikiyor insandan.. hep yillarin sucu, akip geciyolar, basa saramiyoruz, anilarin tadi damagimizda..
Hahaha anamın arkadaşları da anneanne yaşına geldiğinde o altın günlerindeki muhabbet başka bir boyuta geçip advanced olmuş, annemin kıkırdayarak anlattığı ayıp fıkralardan anlıyoruz. "Anne biz buna ortaokulda bile gülmüyoduk :/" deyince şaşırdı tabi biraz.
YanıtlaSilO ortamda böyle bi tane "rahat" teyze oldu mu grubu komple bozuyor (:
off hakkaten ne büyük travma ya. (ya da türk toplumunun ahlaki çelişkisi...) hep her seferinde yeniden inanamıyorum euheuhe
YanıtlaSilen derin düşüncelerini dök bebeğim