kötü bir yalancıyım.. ne zaman yalan söylesem söylemem gerekenden çok daha fazlasını blloorrp diye çıkartıp sıçıp batırıyorum..
bir çırpıda cırt diye uyduruveren insanlara hayranım. ya yalancılık kötü şey demeyin, günlük hayatta salak suluk insanlar yüzünden yalan söyleme yetenegine ihtiyacımız var hem de şiddetle!
ben de yeri gelince iyi sallayabiliyorum, tek kusurum çok konuşmam, bi yalanı söyledin mi bırak be işte ortada kadın! ne diye detaylandırıyosun! asıl öyle inandırıcı olmuyo..
ay bu bloğun sahibi de, hem fesat, hem yalancı diceksiniz, valla öyleyim galiba. çok sıkıştım mı yalan söylerim, sevmedigim insanlara da ziyadesi ile gıcık olurum.
hatta gecen senelerde hergün görmek zorunda kaldıgım, son derece gerizekalı bir kız vardı da ona bile neler etmiştim. neyse anlatmıyım, çok rezil çünkü.
kızdım mı kötü biri oluyorum ben galiba ya.
ya işte, böyle. çok konuşup çok kafamı sallıyosam , bil ki yalan söylüyorum :) böyle de kendimi afişe ederim.
bir çırpıda cırt diye uyduruveren insanlara hayranım. ya yalancılık kötü şey demeyin, günlük hayatta salak suluk insanlar yüzünden yalan söyleme yetenegine ihtiyacımız var hem de şiddetle!
ben de yeri gelince iyi sallayabiliyorum, tek kusurum çok konuşmam, bi yalanı söyledin mi bırak be işte ortada kadın! ne diye detaylandırıyosun! asıl öyle inandırıcı olmuyo..
ay bu bloğun sahibi de, hem fesat, hem yalancı diceksiniz, valla öyleyim galiba. çok sıkıştım mı yalan söylerim, sevmedigim insanlara da ziyadesi ile gıcık olurum.
hatta gecen senelerde hergün görmek zorunda kaldıgım, son derece gerizekalı bir kız vardı da ona bile neler etmiştim. neyse anlatmıyım, çok rezil çünkü.
kızdım mı kötü biri oluyorum ben galiba ya.
ya işte, böyle. çok konuşup çok kafamı sallıyosam , bil ki yalan söylüyorum :) böyle de kendimi afişe ederim.
rozet olur toka olur, alnıma bile yapıştırırım
- Ocak 29, 2009
- By Ova (Excuse My Reading)
- 5 Comments
ben bunnardan istiyorum ya. çantama rozet olur, anahtarlık olur, buzdolabı magneti olur, toka olur, küpe kolye olur, perdelere takılabilen süs olur, kotuma yama olur, boynuma fular olur, yani hersey olur.
istiyorum ulen !
bunların ne oldugunu soranlarıı şuraya gönderiyoruz
Ne zaman biri hakkında kötü düşünsem veya fesatlık geçse kafamdan (aaa demeyin, diyorsanız da bu yazıları okumayın :)) hadi canım , herkes birilerine kıl olur ve kötü şeyler düşünür..kimse pamuk peri degil.. ) aynen o gün gelip beni bulur o kötü düşünce.
var bende bir cenabetlik :)
ben ne zaman birine diş gıcırdatsam başıma bi iş geliyor ya, kimseye öfkelenmeyeyim mi tanrım ya.. korktugum başıma geldi adeta benim için söylenmiş.
Bu yazının bonusunu baştan vereyim. Adanın vucut kılları üzerindeki gizemli etkisi! şurdan okuyun... :)
Bildiginiz gibi izlemeden evvel bir pre-lost yazısı yazmış idim.
Şimdi efendim, çok uzatmak, spoiler vererek gönülleri incitmek, masayı fırlatıp "bu muydu ulen" demek, perşembeye daha kaç saat var diye hesap geyiği yapmak, o kimdi - bu şu muydu diyerek kafaları karıştırmak niyetinde degilim..
Fakat 5. sezon un 1 ve 2. bölümlerini izledikten sonra diyorum ki:
Lost !! Lost! Sen adventure-mystery sin oglum. Action olma!!! yaşatmazlar, özüne geri dön.
Ben bu dizinin adada geçmeyen yerlerini sevmiyorum oglum ya :((
- birazcık spoiler olacak sonrası ..-
lost sen maysterisin edvençirsin, adam ol la.. öyle polislerden kaçmadır bilmemkaç saatte bilmemkaç adamı toparlamadır onları gördük biz :( yapma böyle . madik atma bize JJ abrahams.
Bildiginiz gibi izlemeden evvel bir pre-lost yazısı yazmış idim.
Şimdi efendim, çok uzatmak, spoiler vererek gönülleri incitmek, masayı fırlatıp "bu muydu ulen" demek, perşembeye daha kaç saat var diye hesap geyiği yapmak, o kimdi - bu şu muydu diyerek kafaları karıştırmak niyetinde degilim..
Fakat 5. sezon un 1 ve 2. bölümlerini izledikten sonra diyorum ki:
Lost !! Lost! Sen adventure-mystery sin oglum. Action olma!!! yaşatmazlar, özüne geri dön.
Ben bu dizinin adada geçmeyen yerlerini sevmiyorum oglum ya :((
- birazcık spoiler olacak sonrası ..-
lost sen maysterisin edvençirsin, adam ol la.. öyle polislerden kaçmadır bilmemkaç saatte bilmemkaç adamı toparlamadır onları gördük biz :( yapma böyle . madik atma bize JJ abrahams.
4 senedir bir üyesi oldugum ekşi sözlük camiasından, gün itibari ile, kendi istegimle ayrıldım. Hesabımı kapattım, entrylerim kaldı yadigar. :)
bu güne kadar sözlükten tanıştıgım tüm güzel dostlar.. benden kurtulamayacaksınız!
bu güne kadar sözlükten tanıştıgım tüm güzel dostlar.. benden kurtulamayacaksınız!
ya ben haftalar önce şurda cövüldemiştim, aman da aman bunlar ne güzel şeylermiş, keşke bi tane alsam etsem diye diye..
benim bu çingeneligim ince düşünceli arkadaşım Deniz'e ilham olmuş bana alıp göndermiş kız yaa!
Nasıl duygulandım anlatamam..ömrüm boyunca unutmayacagım bu hediyeni Deniz. vallahi hakettigimden fazla bu benim, böyle jestleri hakedicek napıyorum ki ben?
İşte pakedi açar açmaz iş yerinde masamın üstünde çektigim bir resim,
Denizcim, büyük sürpriz oldu bana, utandım valla, çok sagol canım! Yeni evimizin ilk hediyesini sen vermiş oldun, çok teşekkür ederim :)
işallah ağırlamak nasip olur Kaan la seni! koccaman öpüyorum!
benim bu çingeneligim ince düşünceli arkadaşım Deniz'e ilham olmuş bana alıp göndermiş kız yaa!
Nasıl duygulandım anlatamam..ömrüm boyunca unutmayacagım bu hediyeni Deniz. vallahi hakettigimden fazla bu benim, böyle jestleri hakedicek napıyorum ki ben?
İşte pakedi açar açmaz iş yerinde masamın üstünde çektigim bir resim,
Denizcim, büyük sürpriz oldu bana, utandım valla, çok sagol canım! Yeni evimizin ilk hediyesini sen vermiş oldun, çok teşekkür ederim :)
işallah ağırlamak nasip olur Kaan la seni! koccaman öpüyorum!
Allahım bekleyiş bitti ya. Lost!Lost!
yarın akşam 2 saatlik sezon premier i yayınlanacak! 2 koca saat (aslında bu 43 dak * 2 ama olsun)
4 ayaklı heykel nerde, smoke monster nerde, richard olacak puşt neden yaşlanmıyor, öldükleri halde adada zortlayarak dolaşanlar (jack in babası, ben'in anası, boone ve daha niceleri) nasıl zortlayabildiler? Ada nasıl yer değiştirdi? Jacop kim? Ada nasıl bişey ki kimi insanların işleri bitmeden ölmesine izin vermiyor? Walt un adayla ilişkisi ne? Kızıl karı şarlot nasıl oluyor da adaya daha önceden gelmiş oluyor? Desmond cidden zamanda gidip gidip geldi mi yani??
Ya esasında bu soruların yanında, kafam da öyle karıştı ki, olaylar çorbaya döndü hatta lost u yazanlar bile artık zorlanıyorlarmış cigerim. şurdan okuyun.
e gayet normal.
ama olsun, böyle çorba olmasa bu kadar sevmezdik.. umarım daha önce sonu hayal kırıklıgına ugratan matrix, harry potter vs. gibi olmaz da son bölümünde bile bizi memnun eder. zaten şunun şurasında 32 bölümcük kaldı...
İşte bu sezon merak edilen diger sorular?
* Irispi kate bu sezon kimlere mavi boncuk verecek?
* Sawyer Juliet e kayacak mı yoksa çalı çırpıyla mı muhatap olacak?
* Kutup Ayısı ne zaman sahneye çıkacak? Bahtsız bedevi kim olacak?
* Dangoloz Jack in doktor diplomasını ne zaman iptal edicekler?
* Hurley i ziyaret eden zebellah Zenci geri dönecek mi?
* Jin öldü mü cidden? Öldüyse adada yeniden cortlayacak mı, adıvzzs adıvss diye bagırıcak mı?
* Claire son bıraktıgımızda Christian in yanındaydı, ve çok mutluydu. Claire cartayı çekti mi?
* Cancişimiz MR. Eko yu bu sezon görebilecek miyiz?
* Şarlot fizikçiye yüz verecek mi?
* Sun mafya olacak mı?
* Penny nin babası yani Dharmanın sahibi oldugunu düşündügümüz Charles Widmore adayı bulacak mı?
* Charlie neden öldü? O da mı görevini tamamlamıştı micheal gibi? Ada istedi diye mi öldü? Desmond sürekli onun ölecegini görüyordu, hatırlarsanız.
* Bu ada good mu evil mi, amacı ne lan bu adanın. Benjamin adanın sag kolu, ama benjamine iyi adam denebilir mi? işte bundan kıllanıyorum dostlarım.
* Rose un hastalıgı neden iyileşti, adanın zaman kaymasından mı yoksa iyileştirici gücü mü var bide?
* Zaman kayması nedir, nasıl oluyor ya.. Bu adamlar saate yanlış mı bakıyolar, yönetmen bizi düdük yerine mi koyuyor?
şimdi ben biraz geç anlayan bir insanım, bana bi deyiverin şu çıkarımlarım ve bugüne dek losttan anladıklarım dogru mu?
- charles widmore dharma
- benjamin in babası da dharma da calisiyodu lakin benjamin hepsini öldürdü ve adanın native lerine katıldı
- ada kendini dharmadan kurtarmak istiyor? native ler le yani Richard ile ada dost, yani bizim onca sezon dharma deyu others bildiklerimiz aslında dharma neyim degil dharma görünümlü ada yerlilerimiş ve adayı dharma olan Widmore dan korumaya çalışıyolarmış?
ya nolur bi Allah kulu evet bunlar dogru deyiversin de ben de yeni sezonu oh dogru anlamışım diye kafa rahatlıgıylan izleyeyim..
tenk yu veri maç.
* Saçımı ömrü hayatımda sadece bir defa boyattıgımı, çok pişman oldugumu, ve saç boyamaktan nefret ettigimi
* aynı sekilde makyaj malzemelerini, yüzümde agırlık yaptıgı için sevmedigimi, hatta pek coguna karşı alerji geliştirmeye meyilli oldugumu
* hamamböceklerinden azrailden bile fazla korktugumu,
* korkudan altıma sıçarak ve yanımdakileri benimle izlediklerine pişman ederek izledigim halde korku filmlerine bayıldıgımı,
* elma ve balıgı agzıma koyamadıgımı
* el açma mantı dahil her türlü yemegi becerdigim halde, dagılmayan köfte yapmayı başaramadıgımı (içine sevmedigim için yumurta koymuyorum, dagılıyo )
* dünyanın en tembel insanlarından biri oldugumu
hatırladım da şimdi bi tuhaf oldum ya..
* aynı sekilde makyaj malzemelerini, yüzümde agırlık yaptıgı için sevmedigimi, hatta pek coguna karşı alerji geliştirmeye meyilli oldugumu
* hamamböceklerinden azrailden bile fazla korktugumu,
* korkudan altıma sıçarak ve yanımdakileri benimle izlediklerine pişman ederek izledigim halde korku filmlerine bayıldıgımı,
* elma ve balıgı agzıma koyamadıgımı
* el açma mantı dahil her türlü yemegi becerdigim halde, dagılmayan köfte yapmayı başaramadıgımı (içine sevmedigim için yumurta koymuyorum, dagılıyo )
* dünyanın en tembel insanlarından biri oldugumu
hatırladım da şimdi bi tuhaf oldum ya..
if this is a woman then what am i?
- Ocak 16, 2009
- By Ova (Excuse My Reading)
- 10 Comments
üzüm üzüme benzer
- Ocak 16, 2009
- By Ova (Excuse My Reading)
- 6 Comments
höhö..magazin sitelerinden birini gezerken gördüm, emre kınay us version..(upgraded) Adı Jeremy imiş beyimizin..
böyle benzemek olur mu..bi yerlerde benim de benzerim dolanıyomu aceba?
yaprak dökümündeki ferhundeyi anlamıyorum.. yahu sen evlenirken şevkete ben artık çalışmaktan bıktım dememiş miydin kuzum? şimdi nedir bu çalışma aşkı? finans direktoru mu olduydun en son.. sen evde sabah kahvaltısında kaynananla yoluşmuyomuydun 3 ay önce?
Allahım bu dizide zaman kavramı nasıl bişey ya.. sevket 1 sene hapis yattı çıktı, oğuz desen gene öyle, ama sedef hala kursa gidiyor, cem hala askerde, o bes ay bi türlü geçmedi Cemcik için..
Ayrıca Nazmiyi kınıyorum, ne gidip cem in anne babası ile oturuyosun oglum manyak mısın ?
Dün gece ilk kez feci derecede baydım bu diziden, bitirsinler artık bu sezon, tadında kalsın. fikretin kaynanası gebersin, cocugu olsun adını küçük cevriye kosunlar.
Cem Necla yı gene oguzla bassın ama necla cem e bagırıp çagırsın "senin yüzünden oldu salak" diye, cem özür dilesin, sonra gidip ameliyatla cinsiyet degistirsin ve Oğuzla kaçsın.
Levent le Ferhunde evlensin bir ada satın alsınlar ve dünyaya kalıcı hasarlar vermek için çok genciz yaşlanınca gelip milletin agzına sıçalım diye oraya taşınsınlar.
Ali Rıza bey in o bandili yürüyüüşne sebep olan gizli pişikleri aslında Popo kanserinden olmuş olsun, poposu kesilsin ameliyatla..
Hayriye hanım herşeyden yeterince bıkınca Hong Hong a taşınıp kafasındaki kırmızı bantla HongHong puyi olsun ..(judocu köp vardı ya heheh)
Nazmi de Leyla ya " kızım ben hem doktorum hem yakısıklıyım bu yasa kadar nasıl karısız durabilirim? gay im ben geeey.. topum toop. tekerleeeeeeeeek" diyerek gerçek yüzünü göstersin. Leyla kamuflaj olsun Nazmi'ye. nazmiye?
Ayşe de lost adasına düşsün ve Walt ile evlenip fabrika gibi senede 3 tane pırtlatsın. zaten esmer o da yakışırlar.
Şevketse sedefle beraber mümkünse Scania marka bir tırın altında kalsın. kahveci ile neyir de orgylere aksınlar..
evet...böyle tadında bitsin hersey..
Allahım bu dizide zaman kavramı nasıl bişey ya.. sevket 1 sene hapis yattı çıktı, oğuz desen gene öyle, ama sedef hala kursa gidiyor, cem hala askerde, o bes ay bi türlü geçmedi Cemcik için..
Ayrıca Nazmiyi kınıyorum, ne gidip cem in anne babası ile oturuyosun oglum manyak mısın ?
Dün gece ilk kez feci derecede baydım bu diziden, bitirsinler artık bu sezon, tadında kalsın. fikretin kaynanası gebersin, cocugu olsun adını küçük cevriye kosunlar.
Cem Necla yı gene oguzla bassın ama necla cem e bagırıp çagırsın "senin yüzünden oldu salak" diye, cem özür dilesin, sonra gidip ameliyatla cinsiyet degistirsin ve Oğuzla kaçsın.
Levent le Ferhunde evlensin bir ada satın alsınlar ve dünyaya kalıcı hasarlar vermek için çok genciz yaşlanınca gelip milletin agzına sıçalım diye oraya taşınsınlar.
Ali Rıza bey in o bandili yürüyüüşne sebep olan gizli pişikleri aslında Popo kanserinden olmuş olsun, poposu kesilsin ameliyatla..
Hayriye hanım herşeyden yeterince bıkınca Hong Hong a taşınıp kafasındaki kırmızı bantla HongHong puyi olsun ..(judocu köp vardı ya heheh)
Nazmi de Leyla ya " kızım ben hem doktorum hem yakısıklıyım bu yasa kadar nasıl karısız durabilirim? gay im ben geeey.. topum toop. tekerleeeeeeeeek" diyerek gerçek yüzünü göstersin. Leyla kamuflaj olsun Nazmi'ye. nazmiye?
Ayşe de lost adasına düşsün ve Walt ile evlenip fabrika gibi senede 3 tane pırtlatsın. zaten esmer o da yakışırlar.
Şevketse sedefle beraber mümkünse Scania marka bir tırın altında kalsın. kahveci ile neyir de orgylere aksınlar..
evet...böyle tadında bitsin hersey..
Golden Globe Best Dressed
- Ocak 13, 2009
- By Ova (Excuse My Reading)
- 5 Comments
Altın küre ödüllerine baktım, cidden birbirine benzeyen elbiseler giymiş herkes bu sene, veya bana öyle geldi. ben ilk bakışta gecenin en şık iki kadınına karar verdim, bilmem benimle aynı fikirde misiniz?
Drew Barrymore
Gerek saç modeli, gerekse elbisesi ile şahaneymiş bence. Genelde bütün elbiseler şampanya rengi veya siyahken, onca elbisenin arasında direk seçilen bu bebek mavisi -Christian Dior- elbiseyi çok begendim, hem de saçı ile inanılmaz uyumlu olmuş, sanki elbise onun için dikilmiş.
Elizabeth Banks
Yine sade, ama detayları ile şahane bir kıyafet-saç-baş uyumu.. mücevherleri, tokası ve elbisesi çok hoşuma gitti, saçı da inek yalamış gibi topuzların arasında çok orjinal olmuş. J. Mendel ilkbahar koleksiyonundan mış bu elbise de..
Ya bir de, şu aşagıdaki elbiseler, birbirine çok benzemiyor mu?
Eğer bu gecede bir 3. güzel elbise varsa o da KAte Beckinsale'in elbisesi, ama ne yazık ki saçı ve takıları bence igrenc.Eva mendes ise bu senenin paket kontenjanında!
Olivia Wilde hep güzel giyiniyor, bu elbisesini de çok begendim ama rengi kötü geldi bana. Ve yine saçlarını begenmedim, boynu da çok çıplak kalmamış mı? elbisenin modeli ve belden üstü Rumer willis in elbisesi ile aynı, onun giydigi elbise de çok hoş ama rengi 40 yaş üstü gibi..ve yine onun da boynu çok çıplak durmamış mı? yoksa ben mi illa takı-saç-elbise ahengi olmadan begenmiyorum. (hee, verseler havada kapar giyerim ama böyle uzaktan ahkam kesip begenmiyorum demesi kolay :))) )
Drew Barrymore
Gerek saç modeli, gerekse elbisesi ile şahaneymiş bence. Genelde bütün elbiseler şampanya rengi veya siyahken, onca elbisenin arasında direk seçilen bu bebek mavisi -Christian Dior- elbiseyi çok begendim, hem de saçı ile inanılmaz uyumlu olmuş, sanki elbise onun için dikilmiş.
Elizabeth Banks
Yine sade, ama detayları ile şahane bir kıyafet-saç-baş uyumu.. mücevherleri, tokası ve elbisesi çok hoşuma gitti, saçı da inek yalamış gibi topuzların arasında çok orjinal olmuş. J. Mendel ilkbahar koleksiyonundan mış bu elbise de..
Ya bir de, şu aşagıdaki elbiseler, birbirine çok benzemiyor mu?
Eğer bu gecede bir 3. güzel elbise varsa o da KAte Beckinsale'in elbisesi, ama ne yazık ki saçı ve takıları bence igrenc.Eva mendes ise bu senenin paket kontenjanında!
Olivia Wilde hep güzel giyiniyor, bu elbisesini de çok begendim ama rengi kötü geldi bana. Ve yine saçlarını begenmedim, boynu da çok çıplak kalmamış mı? elbisenin modeli ve belden üstü Rumer willis in elbisesi ile aynı, onun giydigi elbise de çok hoş ama rengi 40 yaş üstü gibi..ve yine onun da boynu çok çıplak durmamış mı? yoksa ben mi illa takı-saç-elbise ahengi olmadan begenmiyorum. (hee, verseler havada kapar giyerim ama böyle uzaktan ahkam kesip begenmiyorum demesi kolay :))) )
strawberry den ucuzluktan aldım ben bunu vivienne westwood un boudoir..
Aman Allahım tarçın kokulu ararken yerde degil gökte bulmak ve gece gündüz bunu sıkmak..kendini alamamak, ceronimo delirmek....
Şişesinin güzelligi hatırına aldım ben esasında, koklamadan parfum alacak kadar gamsızım evet. macera sonucta dimi.. Şişe cidden çok güzel. (bir de vera wang in siselerine bittigimi söylemiş miydim??)
Fakat sıvının rengi pembe degil, yavruagzı gibi, ama olsun daha güzel..Gerçek görünümü birebir şu aşağıdaki gibi ..
Bence harika bir kış kokusu..Tarçın ve limonumsu bi koku geliyor burnuma, ama tarçın ın yogunlugunda kayboluyorum, ilk sıktıgınızda bayık gelecek ama kaldıkça güzelleşiyor gözünü sevdigimin...
hey gidi günler be. ögrenciyken deodorant kullanırdım nivea ve türevleri. anamızın babamızın sayesinde elimiz ekmek tuttu da artık her bir çeşidi alıyoruz çok şükür. anam ve babam!!! sagolun emi :DD sizi çok seviyorum...
Sonradan ekleme: Dün Lancome 'un yeni parfumu magnifique i denedim, acayip begendim, onu da tavsiye ederim. Ama şişesi çok çirkin ya! yani en tasarım özürlü insana bile yap desen yapar be ya.. öyle güzel koku yapmışsın, ama babanne şişesi.. peh. zaten al miracle in sisesini, vur tresor a, attraction a, lancome un siselerini hiç sevmiyorum. hypnoze var bi değişik, o da cok estetik yoksunu bence. (hypnoze çok kalıcı bi koku ama)
benim gönlümde lancome kokularının sırası degisti, magnifique 1 numaraya yerleşti (2 tresor, 3 hypnoze) ama, yerin dibine batırmışlar reviewlerde! beware derim yani, benim burnum manyak.
Aman Allahım tarçın kokulu ararken yerde degil gökte bulmak ve gece gündüz bunu sıkmak..kendini alamamak, ceronimo delirmek....
Şişesinin güzelligi hatırına aldım ben esasında, koklamadan parfum alacak kadar gamsızım evet. macera sonucta dimi.. Şişe cidden çok güzel. (bir de vera wang in siselerine bittigimi söylemiş miydim??)
Fakat sıvının rengi pembe degil, yavruagzı gibi, ama olsun daha güzel..Gerçek görünümü birebir şu aşağıdaki gibi ..
Bence harika bir kış kokusu..Tarçın ve limonumsu bi koku geliyor burnuma, ama tarçın ın yogunlugunda kayboluyorum, ilk sıktıgınızda bayık gelecek ama kaldıkça güzelleşiyor gözünü sevdigimin...
hey gidi günler be. ögrenciyken deodorant kullanırdım nivea ve türevleri. anamızın babamızın sayesinde elimiz ekmek tuttu da artık her bir çeşidi alıyoruz çok şükür. anam ve babam!!! sagolun emi :DD sizi çok seviyorum...
Sonradan ekleme: Dün Lancome 'un yeni parfumu magnifique i denedim, acayip begendim, onu da tavsiye ederim. Ama şişesi çok çirkin ya! yani en tasarım özürlü insana bile yap desen yapar be ya.. öyle güzel koku yapmışsın, ama babanne şişesi.. peh. zaten al miracle in sisesini, vur tresor a, attraction a, lancome un siselerini hiç sevmiyorum. hypnoze var bi değişik, o da cok estetik yoksunu bence. (hypnoze çok kalıcı bi koku ama)
benim gönlümde lancome kokularının sırası degisti, magnifique 1 numaraya yerleşti (2 tresor, 3 hypnoze) ama, yerin dibine batırmışlar reviewlerde! beware derim yani, benim burnum manyak.
iş yerinde klasik müzik çalıyolar artık..
kendimi çok süt üretsin diye mozart dinletilen inekler gibi hissediyorum.
kendimi çok süt üretsin diye mozart dinletilen inekler gibi hissediyorum.
Çok az türkçe pop dinlerim. o da kulagıma takıldıgı kadar. Kerim Tekin haykırsam dünyaya, yaşar'ın kör bıçak, nazan öncel'in sokak kızı şarkılarıdır aklıma gelen türkçe pop diyince..
Kadın popçuların bazılarını tıynıyet olarak çok seviyorum ama. Mesela Emel. onun gibi bi arkadaşım olsun isterdim yahu.. Ne tatlı fıkır fıkır bi insan kendisi. Oraları geç buralara geel diye bi şarkısı vardı, hoş bişeydi valla. dürüst dürüst gel buraya diyo işte kadın.
Ben de Sezen Aksu sevmeyenlerdenim ne yazık ki. Git albumunu, Gülümse'yi severim sevmesine de, sezen aksu nun devleştirilmesine anlam veremem. annem herhalde en büyük "sezen" fanatigidir.. yarebbim. ben onun şarkıları ile büyüdügüm için bile baymış olabilirim. ünzileye az mı agladım?
ben bir de kayahan ı hiç sevmiyorum ya. çok itici geliyo bana kayahan. müziği bıraktıgı halde albumleri çıkıyo falan. nasıl işse.
bir zamanlar da tayfunla tarkan rakipti.. sonra tayfun silindi gitti tarkan a da bi haller oldu.ama ben tayfuncuydum o zaman hatta arada kendim gibi abuksubuk arkadaşlarımla tv nin teletext ine girer tayfun, tarkan ve burak kut hayranlarının attıgı mesajları okurduk.. nasıl gidiyosa o mesajlar da, bilemiyorum ama hayal meyal hatırlıyorum öyle bişeyler.. 900 lu hat bile olabilir, ben de aramak istiyodum ama param yoktu ne yazık ki.
o zaman neeeerde böyle internet falan? tek tıkla sarkı indirmeler nerde? peh. kaset çekip de verirdi arkadaşlar anca öyle.
bi de gemiler şarkısı var ya o hoşuma gidiyo benim. aman ben cıngırı mıngırı sarkıları sevmiyorum ya.. bana hüzün olsun keder olsun, türkçe ancak onu dinleyebiliyorum.
ne kadar da şahane zevkleri olan bir insanmışım beeeh.
Kadın popçuların bazılarını tıynıyet olarak çok seviyorum ama. Mesela Emel. onun gibi bi arkadaşım olsun isterdim yahu.. Ne tatlı fıkır fıkır bi insan kendisi. Oraları geç buralara geel diye bi şarkısı vardı, hoş bişeydi valla. dürüst dürüst gel buraya diyo işte kadın.
Ben de Sezen Aksu sevmeyenlerdenim ne yazık ki. Git albumunu, Gülümse'yi severim sevmesine de, sezen aksu nun devleştirilmesine anlam veremem. annem herhalde en büyük "sezen" fanatigidir.. yarebbim. ben onun şarkıları ile büyüdügüm için bile baymış olabilirim. ünzileye az mı agladım?
ben bir de kayahan ı hiç sevmiyorum ya. çok itici geliyo bana kayahan. müziği bıraktıgı halde albumleri çıkıyo falan. nasıl işse.
bir zamanlar da tayfunla tarkan rakipti.. sonra tayfun silindi gitti tarkan a da bi haller oldu.ama ben tayfuncuydum o zaman hatta arada kendim gibi abuksubuk arkadaşlarımla tv nin teletext ine girer tayfun, tarkan ve burak kut hayranlarının attıgı mesajları okurduk.. nasıl gidiyosa o mesajlar da, bilemiyorum ama hayal meyal hatırlıyorum öyle bişeyler.. 900 lu hat bile olabilir, ben de aramak istiyodum ama param yoktu ne yazık ki.
o zaman neeeerde böyle internet falan? tek tıkla sarkı indirmeler nerde? peh. kaset çekip de verirdi arkadaşlar anca öyle.
bi de gemiler şarkısı var ya o hoşuma gidiyo benim. aman ben cıngırı mıngırı sarkıları sevmiyorum ya.. bana hüzün olsun keder olsun, türkçe ancak onu dinleyebiliyorum.
ne kadar da şahane zevkleri olan bir insanmışım beeeh.
dün gece yatarken Lake House u izledik..Benim hoşuma gitti valla. Çok kötü falan demişlerdi ama fena degildi. Yalnız oyuncu seçimi biraz acayip geldi bana..
sandra bullock un genc doktor rolune pek olmamış. Gençligi mi kaldı hatunun? Ayrıca Keanu yu aglarken görmek hoştuu..Metriksten sonra gene dünyayı kurtarma filminde oynuyo ya simdi -the day earth stood still- ben de bu adam bi daha normal bir filmde oynamaz sanmıştım!
ama romantik de olmuş Keanu abiimiz.
Hıı, filmin sonundaki öpüşme sahnesinde sanki Sandra öyyk yeter bitsin bu çile der gibi geldi bana bide :))
Bir de bu hafta Sydney Sheldon a sit Saklı dünya diye bi kitap okudum, kütüphaneden almış idim. Gidip gelirken serviste okudum tabi ki, başka nerde okuyacagım ?? keşke serviste internet olsaydı...ühühüh
neysecigime, kitap güzel iyi hoş fekat, ne biliyim çok kolay tahmin edilebiliyo..güzel bestseller falan mış. amerikalılar aptal falan fişman diyolar ya dogru galiba lan. böyle bestseller mi olur be? gecende gene migrostan 3 ytl ye bi kitap almıştım, yine bilmemne bestseller yazıyor kapagında koskocaman, amman yarebbim 3. sayfa cinnet haberlerinin senaryosunu uydur deseler oturup bu romanı yazarım. bö!
ben de mi yazsam be? aman her sayfa basında konu degisirdi, alır kafamda parcalarlardı benim yazdıgım kitabı...imza gününde dayak yerdim herhalde :)
sandra bullock un genc doktor rolune pek olmamış. Gençligi mi kaldı hatunun? Ayrıca Keanu yu aglarken görmek hoştuu..Metriksten sonra gene dünyayı kurtarma filminde oynuyo ya simdi -the day earth stood still- ben de bu adam bi daha normal bir filmde oynamaz sanmıştım!
ama romantik de olmuş Keanu abiimiz.
Hıı, filmin sonundaki öpüşme sahnesinde sanki Sandra öyyk yeter bitsin bu çile der gibi geldi bana bide :))
Bir de bu hafta Sydney Sheldon a sit Saklı dünya diye bi kitap okudum, kütüphaneden almış idim. Gidip gelirken serviste okudum tabi ki, başka nerde okuyacagım ?? keşke serviste internet olsaydı...ühühüh
neysecigime, kitap güzel iyi hoş fekat, ne biliyim çok kolay tahmin edilebiliyo..güzel bestseller falan mış. amerikalılar aptal falan fişman diyolar ya dogru galiba lan. böyle bestseller mi olur be? gecende gene migrostan 3 ytl ye bi kitap almıştım, yine bilmemne bestseller yazıyor kapagında koskocaman, amman yarebbim 3. sayfa cinnet haberlerinin senaryosunu uydur deseler oturup bu romanı yazarım. bö!
ben de mi yazsam be? aman her sayfa basında konu degisirdi, alır kafamda parcalarlardı benim yazdıgım kitabı...imza gününde dayak yerdim herhalde :)
Sharepoint 2007 yi yükleme sırasında :
hatası alıyorsaaak, c:\windows\Microsoft .net\Framework\v2 'ye ait folder
a girip aspnet_regiis -i komutunu çalıştırıyosunuz command prompt'tan.
ya işte bu yukardaki gibi kuruluyor bitiyo ve kurtuluyoruz o hatadan.
Setup is unable to proceed due to the following error(s):
This product requires ASP.NET v2.0 to be set to 'Allow' in the list of Internet Information Services (IIS) Web Server Extensions. If it is not available in the list, reinstall ASP.Net v2.0.
Correct the issue(s) listed above and re-run setup.
hatası alıyorsaaak, c:\windows\Microsoft .net\Framework\v2 'ye ait folder
a girip aspnet_regiis -i komutunu çalıştırıyosunuz command prompt'tan.
ya işte bu yukardaki gibi kuruluyor bitiyo ve kurtuluyoruz o hatadan.
Kedilerimi çok özlüyorum..hala rüyamda görüyorum onları. çocugum gibi olmuşlardı. baktıklarında anlıyodum dertlerini. dişi olan her kedinin sahibine hissettigi gibi bana bayılmıyodu. ama erkek olan var ya, nasıl köpek gibiydi anlatamam. kıçımın dibinden ayrılmazdı. beraber uyuyalım isterdi. tv izlerken nereye gitsem gelir agzımın içine girerdi. İlk onu vermiştim ben. gitmeden once de artık mehmet iyicene kötüleştigi için odaya kapatıyodum. nasıl çıkmak yanıma gelmek istiyodu. o gözlerini bakışlarını unutamıyorum. tek sevilmek isteyen bi hayvancıktı o.
eşim mehmet te alerji ilk kediyi aldıgımız hafta hapşırıklarla başladı. sonra astım ilaçlarına, bronşitlere, ve defalarca gittigimiz değişik doktorların "bu kedileri vermezsen 45 yaşında ölürsün" ,"cigerlerinde ödem olaşabilir", "kedileri şimdi uzaklaştırsan bile astımın kalıcı olabilir" ve benzeri beyanları bizi gitgide korkuttu.
Alerji deyince insan geçer sanıyor, alerji ismini ciddiye almıyor. ilk zamanlar psikolojik bile oldugunu düşünmüştük. ama 2 bucuk yıl sonra artık zavallı kocam nefes alamıyor, geceleri uyuyamıyordu.. Bir sabaha karşı artık evin içinde soluk alamadıgından çıkıp sabaha kadar balkonda oturmuştu gariban.
Yol yoktu yani, kediler gidicekti, ya da sevdigim adam canından saglıgından olucaktı..Ondan önce tombişimi, kıllımı, müdürümü verdim. o giderken o kadar yıkılmadım biliyomusunuz, bahceli bi eve gidiyodu, hem kısa tüylü kedim bende kalıcaktı. belki onun etkileri daha az olucak diye hayaller kuruyoduk. Bu arada mehmet de benden bile kedi delisi oldugu için bir gün bile ceren atalım şu kedileri demedi.
2-3 ay içinde anladık ki hayal kurmuşuz gerçekten. 1 kedi ile de aynı şeyler devam etti. Sonra bronşit oldu mehmet.. o bronşit bizi kendimize getirdi..hayatında grip olmamış adam yataklara düştü, çok ağır geçirdi çok..Bayram günü hastanelerdeydik hiç unutmuyorum, doktor bize manyak mısınız dedi..Bi kadındı.. ben de kedileri çok seviyorum, ama bu iş böyle olmaz, bu adamın cigerlerinde ödem oluşur, enfeksiyon olur geri dönüşü yok bunun dedi. Sokaga atın demiyorum ama sahip bulun dedi. Ama oracle a aramalarımıza ragmen sahip bulamıyoduk bi türlü..
Bi kere 2 bucuk yaşındaydı, buyumuş bi kediydi, ve cins degildi. bildigin tekirdi işte, sarılı beyazlı tekirli.. kedi arayanlar ya cins istiyolardı, ya da küçük yavru. Sonra birgun annem geldi, dedi ki artık gidiyo bu kedi, kedili bi kadın buldum ona götürüoruz. Bindik arabaya.
Oracle ı evden çıkarttııgım anı unutamıyorum. Gitmek istemiyordu zorla çıkarttım. arabada delirdi zavallı. sürekli miyavlıyordu. hala düşündükçe hüngür hüngür aglıyorum. diceksiniz ki senden ayrıldıgına degil, yaşam alanından uzaklaştıgına paniklemiştir. dogru. ama napıyım, içime işlemiş bikere.
Vardık biz kedili kadına.. aman Allah komşular kadının kedilerini zehirlemişler 1 tane kedi yyok..kedileri ortada serbest gezdigi için rahatsız olmuş vicdansızlar. orda özel büyük bi kolej vardı, annem ben aglarken Oracle i elimden aldıgı gibi kolejin bahcesine attı böyle parmaklıkların arasından ittirip. nefret eder annem kedilerden. ben aglaya bagıra, kapıdaki güvenlikçiye yalvar yakar girdim içeri deli gibi kediyi arıyorum. annem bi yandan diyo ki kızım yapma etme bak burda baska kediler de var. hem büyük bahcesi var tam ona ideal bi ortam. ama ben bırakamazdım ki onu oraya.. yol vardı yan tarafta kaçsa ezilir .. hayatında araba mı gördü, sokakta kedi bile görünce pısıp kalıyordu zavallım.
Ben okulun bahçesinde onu ararken o çoktan dışarı çıkmış ve bizim arabanın altına girmiş. güç bela çıkardım onu ama yani hayatımda o günkü kadar aglamadım ben gözler oldu tenis topu.
Annem dedi ki bu kedi bu gün eve dönmeyecek.. ben o gün annemden yemin ederim bir parça sogudum. kedimizi sokaga atıcaktı..
sonra bindik arabaya, çıktık yola. annem dedi ki, bir köy bulalım köye bırakalım.. baska care yoktu çünkü, hem köyde ezilmezdi, yol ve araba yoktu hem de yiyecek bulurdu diye düşündük. Sonra Allah yardım etti, köy yolunu ararken bir çiftlige rastgeldik. Ordaki kadın -bekçinin karısıymış kendisi- çiftlikte bir sürü kedi oldugunu gösterdi bize. oraya bıraktık oracle'ımızı... sabah ve aksam mama veriyolarmış kedilerle köpeklere.
Ama tabi başta sahip yok, özgürce kırda bayırda tarlada bahçede fink atıyor kediler. Biz 3 defa gittik o çiftlige. evimize uzak baya. 3ünde de göremedik oracle'ı. her gittigimde farklı farklı kediler gördüm hepsi de şişman ve saglıklıydı.
Onu öyle özledim ki...Akşam rüyamda gördüm, ondan yazdım bu yazıyı. Umarım iki kedim de iyidir.. müdür'ü verdigim yerdeki adam onu bursaya giden birine vermiş, o şimdi bursadaymış sözde.. öldüler mi, kaldılar mı bilmiyorum kısaca.
Oracle ı verdigim yerdeki bekçiyi ayda bir arıyordum, kedimiz nasıl diye soruyodum..
ama o da ordan ayrılmış artık başkaları var ve haliyle oracle i tanımıyorlar, bir sürü kedi var burda diyolar.. kızım kimbilir nerde. öldü mü, kaldı mı bilmiyorum, içim parçalanıyor düşününce. işallah öbür dünyada kavuşucam onlara diye düşünüyorum, Allah izin verirse :(
eşim mehmet te alerji ilk kediyi aldıgımız hafta hapşırıklarla başladı. sonra astım ilaçlarına, bronşitlere, ve defalarca gittigimiz değişik doktorların "bu kedileri vermezsen 45 yaşında ölürsün" ,"cigerlerinde ödem olaşabilir", "kedileri şimdi uzaklaştırsan bile astımın kalıcı olabilir" ve benzeri beyanları bizi gitgide korkuttu.
Alerji deyince insan geçer sanıyor, alerji ismini ciddiye almıyor. ilk zamanlar psikolojik bile oldugunu düşünmüştük. ama 2 bucuk yıl sonra artık zavallı kocam nefes alamıyor, geceleri uyuyamıyordu.. Bir sabaha karşı artık evin içinde soluk alamadıgından çıkıp sabaha kadar balkonda oturmuştu gariban.
Yol yoktu yani, kediler gidicekti, ya da sevdigim adam canından saglıgından olucaktı..Ondan önce tombişimi, kıllımı, müdürümü verdim. o giderken o kadar yıkılmadım biliyomusunuz, bahceli bi eve gidiyodu, hem kısa tüylü kedim bende kalıcaktı. belki onun etkileri daha az olucak diye hayaller kuruyoduk. Bu arada mehmet de benden bile kedi delisi oldugu için bir gün bile ceren atalım şu kedileri demedi.
2-3 ay içinde anladık ki hayal kurmuşuz gerçekten. 1 kedi ile de aynı şeyler devam etti. Sonra bronşit oldu mehmet.. o bronşit bizi kendimize getirdi..hayatında grip olmamış adam yataklara düştü, çok ağır geçirdi çok..Bayram günü hastanelerdeydik hiç unutmuyorum, doktor bize manyak mısınız dedi..Bi kadındı.. ben de kedileri çok seviyorum, ama bu iş böyle olmaz, bu adamın cigerlerinde ödem oluşur, enfeksiyon olur geri dönüşü yok bunun dedi. Sokaga atın demiyorum ama sahip bulun dedi. Ama oracle a aramalarımıza ragmen sahip bulamıyoduk bi türlü..
Bi kere 2 bucuk yaşındaydı, buyumuş bi kediydi, ve cins degildi. bildigin tekirdi işte, sarılı beyazlı tekirli.. kedi arayanlar ya cins istiyolardı, ya da küçük yavru. Sonra birgun annem geldi, dedi ki artık gidiyo bu kedi, kedili bi kadın buldum ona götürüoruz. Bindik arabaya.
Oracle ı evden çıkarttııgım anı unutamıyorum. Gitmek istemiyordu zorla çıkarttım. arabada delirdi zavallı. sürekli miyavlıyordu. hala düşündükçe hüngür hüngür aglıyorum. diceksiniz ki senden ayrıldıgına degil, yaşam alanından uzaklaştıgına paniklemiştir. dogru. ama napıyım, içime işlemiş bikere.
Vardık biz kedili kadına.. aman Allah komşular kadının kedilerini zehirlemişler 1 tane kedi yyok..kedileri ortada serbest gezdigi için rahatsız olmuş vicdansızlar. orda özel büyük bi kolej vardı, annem ben aglarken Oracle i elimden aldıgı gibi kolejin bahcesine attı böyle parmaklıkların arasından ittirip. nefret eder annem kedilerden. ben aglaya bagıra, kapıdaki güvenlikçiye yalvar yakar girdim içeri deli gibi kediyi arıyorum. annem bi yandan diyo ki kızım yapma etme bak burda baska kediler de var. hem büyük bahcesi var tam ona ideal bi ortam. ama ben bırakamazdım ki onu oraya.. yol vardı yan tarafta kaçsa ezilir .. hayatında araba mı gördü, sokakta kedi bile görünce pısıp kalıyordu zavallım.
Ben okulun bahçesinde onu ararken o çoktan dışarı çıkmış ve bizim arabanın altına girmiş. güç bela çıkardım onu ama yani hayatımda o günkü kadar aglamadım ben gözler oldu tenis topu.
Annem dedi ki bu kedi bu gün eve dönmeyecek.. ben o gün annemden yemin ederim bir parça sogudum. kedimizi sokaga atıcaktı..
sonra bindik arabaya, çıktık yola. annem dedi ki, bir köy bulalım köye bırakalım.. baska care yoktu çünkü, hem köyde ezilmezdi, yol ve araba yoktu hem de yiyecek bulurdu diye düşündük. Sonra Allah yardım etti, köy yolunu ararken bir çiftlige rastgeldik. Ordaki kadın -bekçinin karısıymış kendisi- çiftlikte bir sürü kedi oldugunu gösterdi bize. oraya bıraktık oracle'ımızı... sabah ve aksam mama veriyolarmış kedilerle köpeklere.
Ama tabi başta sahip yok, özgürce kırda bayırda tarlada bahçede fink atıyor kediler. Biz 3 defa gittik o çiftlige. evimize uzak baya. 3ünde de göremedik oracle'ı. her gittigimde farklı farklı kediler gördüm hepsi de şişman ve saglıklıydı.
Onu öyle özledim ki...Akşam rüyamda gördüm, ondan yazdım bu yazıyı. Umarım iki kedim de iyidir.. müdür'ü verdigim yerdeki adam onu bursaya giden birine vermiş, o şimdi bursadaymış sözde.. öldüler mi, kaldılar mı bilmiyorum kısaca.
Oracle ı verdigim yerdeki bekçiyi ayda bir arıyordum, kedimiz nasıl diye soruyodum..
ama o da ordan ayrılmış artık başkaları var ve haliyle oracle i tanımıyorlar, bir sürü kedi var burda diyolar.. kızım kimbilir nerde. öldü mü, kaldı mı bilmiyorum, içim parçalanıyor düşününce. işallah öbür dünyada kavuşucam onlara diye düşünüyorum, Allah izin verirse :(
Gece bir kabus gördüm. Annemle beraberiz açık uçsuz bucaksız bi alanda. (ben rüya da olsa kabus da olsa hep annemle takılırım genel olarak böyle uykudayken)
Başımıza bi anda gökten resmen taş yağmaya başladı! Dehset rezil bi ruyaydı. Anlamı ne acaba ya..
ben çok takarım kafama böyle şeyleri, resmen taşlar kafamıza düşmesin diye saga sola kaçışıyorduk, resmen . Rezil ve tanrının gazabının hedefi olabilecek kadar tıyniyetsiz miyiz yoksa birileri mi beddua ediyor anlamadım :(. öhüü bizim semsiyemiz bile yoktu gokten tas yagarkene.. öyle tavuklar gibi kaçıştık valla.
Sevgili ailem, az sayıda dostlarım...hepinizle bu blogu paylastım, hatta açmasını bilmeyene gidip bizzat favorites e ekledim. bak x teyze, buraya tıklayacaksın açılacak diye ögrettim...
ama bunu siz bana gücenip darılın diye yapmadım.
ben bilgisayar mühendisiyim ve bütün gün masa basında bilgisayarın önündeyim. bu yazıları yazmak benim -maksimum -ortalama 10 dakikamı alıyor. bu demek degildir ki günde on dakikamı size ayırmıyorum bi alo demiyorum da, bi 10 dakka ugramıyorum da, oturup blog yazıyorum?
hayır çünkü artık kendime ait bi odam yok işyerinde, bütün gün ara vermek ve kafa dagıtmak için yaptıgım tek sey blog ve bazen de sözlük. yani 3-4 saat çalışıp beynim patlayacak kıvama geldiginde bilg. basından da kalkıp fink atamadıgım için burda girdigim site blogdur, sözlüktür, hurriyet gazetesidir?
buraya neşeli ve uçuk seyler yazdıgım da hayatımın muhtesem gectigi anlamına gelmiyor. bizzat depresif seyler yazdıkça aglayasım ve kaçasım geldigi için inadına salak suluk yazılar yazıyorum.
aksam da hal hatır soramıyorum çünkü eve gidince yıgılıp kalıyorum . yemek yapacak vakit ve enerji olmadıgı için haftanın 3-4 günü çayla tost yiyoruz aksamları. bazı seyleri unutuyorum, ben de farkındayım. ama sarjım bitiyor artık, yaslandım mı bilmiyorum, herseyi idare etmekten cok yoruldum. sabretmenin uzun bir süredir hayatımın ana olgusu oldugunu biliyosunuz. sabretme sürem uzadıkca ben kısalıyorum sanki.
küsmeyin, kızmayın bana. tek istedigim bu.
muck.
ama bunu siz bana gücenip darılın diye yapmadım.
ben bilgisayar mühendisiyim ve bütün gün masa basında bilgisayarın önündeyim. bu yazıları yazmak benim -maksimum -ortalama 10 dakikamı alıyor. bu demek degildir ki günde on dakikamı size ayırmıyorum bi alo demiyorum da, bi 10 dakka ugramıyorum da, oturup blog yazıyorum?
hayır çünkü artık kendime ait bi odam yok işyerinde, bütün gün ara vermek ve kafa dagıtmak için yaptıgım tek sey blog ve bazen de sözlük. yani 3-4 saat çalışıp beynim patlayacak kıvama geldiginde bilg. basından da kalkıp fink atamadıgım için burda girdigim site blogdur, sözlüktür, hurriyet gazetesidir?
buraya neşeli ve uçuk seyler yazdıgım da hayatımın muhtesem gectigi anlamına gelmiyor. bizzat depresif seyler yazdıkça aglayasım ve kaçasım geldigi için inadına salak suluk yazılar yazıyorum.
aksam da hal hatır soramıyorum çünkü eve gidince yıgılıp kalıyorum . yemek yapacak vakit ve enerji olmadıgı için haftanın 3-4 günü çayla tost yiyoruz aksamları. bazı seyleri unutuyorum, ben de farkındayım. ama sarjım bitiyor artık, yaslandım mı bilmiyorum, herseyi idare etmekten cok yoruldum. sabretmenin uzun bir süredir hayatımın ana olgusu oldugunu biliyosunuz. sabretme sürem uzadıkca ben kısalıyorum sanki.
küsmeyin, kızmayın bana. tek istedigim bu.
muck.
yapamıyom, olmuyo.
makina adı sharepoint. ipsi 10.2.0.156
dns te merope tanıttırdım ping merope diyince 10.2.0.156 yı getiriyo.
sharepointin gerzek access mappinglerine ne komam lazım? DNS ayarından baska ayar gerekiyomu, bide gidip web application settinglerini de editlemem gerekiyo mu? bi bilen yardım etsin deliricem.ciyyyaak
istedigim: http:\\sharepoint yazınca gelen sitenin artık nerden yazarsam yazıyım http://merope diye gelmesi
mesela yarattıgım dokuman kutuphanelerine falan da oyle gitsin. bi ara yapar gibi oldum http://merope yazınca gidiyodu siteye ama altlara girince gene sharepoint oluyodu.. sinir oluyom ya!!!gıcık microsoft, ne dokumanın var ne biseyin fak yu!
not: düzelttim bu sorunu
access mappings'e sıfırken edit public url's diyoruz,
default a kendi adını yani makinenin adını ekliyoruz
intranet e istedigimiz domain adını (bu adın dns kaydını yaptırıyoruz elbette - ya bu da devlet dairesi gibi oldu, git buraya kayıt yaptır git şuraya kayıt yaptır) ..oluyoree
eskilerden bi dizi, bi güzel kadın
- Ocak 04, 2009
- By Ova (Excuse My Reading)
- 2 Comments
Ben var ya çocukken çok salaktım. böyle ayran budalası gibi dizileri-filmleri izler izler, ordaki kadınlara ay ne güzel kadın, adamlara ay ne yakışıklı adam diye hayran olur, resimlerini çizer o resimlerde onları evlendirir tertemiz yuvalar kurar mini mini çocuklar dogurturdum. ve böyle mal bir hayal dünyasında yogrulup giderken holivud un çirkinliklerinden bi haber, bu dizilerde hellehöş olan insanları gerçek hayatta da sevgili sanırdım..
benim için bir erkekle bir kadının beraber olması hala inanılmaz önemli bişeydir; yani insanların break up sex, make up sex /merhaba sex diye tanımlamış oldugu cima çeşitlerini benim aklım almıyor. bence seks çok özel bişeydir, ve mümkünse bir kişiyle paylaşılmalıdır, öyle ayak üstü veya sırf anlık zevk için yapılmamalıdır. neyse benim bu tutucu kafa yapım konumuzun dışında, konumuz eskiden Sıcak Takip diye yayınlanan dizi...tropical heat veya sweating bullets olarak da bilinir bu. Kanal 6 da oynardı dimi bu dizi.. aksamları verirlerdi.
bir erkek bir de dişi dedektif vardı ve kadın çok ama çok güzeldi dimi.(yukarıda görüldügü gibi) o benim için bir prensesti be, kızıl saç beyaz ten, oo pastel boyalarımla az mı çizdim onu ben bacak kadar veletken? hem o zamanlar böyle yok botoks yok estetik bilmemneleri de çok fazla olmadıgından sanıyorum ki daha bir dogal güzeldi bu kadıncagız.
İşte efendime söyliyim bu kadın dedektifimiz Sylvia ne kadar derli toplu düzgün ve yöntemli bi insansa erkegimiz Nick de o kadar sallapati düzensiz aksam orda sabah burda bi insandı. Bir yerden tanıdık geldi mi? evet bravo, mavi ay. Tropical bir mavi ay çakması ile karşı karşıya olsak da ben bu diziyi mavi aydan daha çok begenmiştim yalan degil.
Tütütü maşallah diyelim, güzel kadınmış vesselam. ha daha geçen gün yazmış oldugumuz kıllı gögüs yazısına da bu resim uyarmış dimi ya, valla 90ların başında erkekler ağda yaptırıp kaş aldırmıyolarmış henuz, dünya daha masum bi yermiş mi neymiş? (bu dizinin 91yılında çekilmesi beni şaşırttı esasında çünkü kendisi 80lerden fırlamış gibi duruyor dimi?)
Kızı bi kenara bırakalım amcamızda da tam piç erkek tipi var yani.hem o gömlek ne abi? seksenler bitmiş ama sen kendine gelememiş dış uzayda kaybolmuşsun adeta.
Kızı bi kenara bırakalım amcamızda da tam piç erkek tipi var yani.hem o gömlek ne abi? seksenler bitmiş ama sen kendine gelememiş dış uzayda kaybolmuşsun adeta.
Dizideki adı Slvia olan bu ablamızın gerçek hayattaki adı Carolyn Dunn imiş..o gün küçük merope'a sorsanız bu kadın çook ünlü olacak derdim ama filmografisine baktıgımızda ne yazık ki pek ünlü oldugunu söyleyemiyoruz ablamızın..Kendisi tropical heat dizisinden sonra yoğunlukla tv filmlerinde oynamış, hatta bakınız yanda 2005te çekilmiş bir resmi var yaşlanmış oglum kadın.. ya ne olacagıdı? dediginizi duyar gibiyim dile kolay 13 sene olmuş ama gönül isterdi ki kendisi stepford wives da nicole kidman ın, hannibal da julian moore'un, devil's advocate de charlize theron un yerinde oynamış olsun , sonracıma efendim oscar'ı kucakladıgında da bir zamanlar türkiyede benim lead actress olacagıma inanan küçük bir kız vardı ben bu ödülümü ona armagan ediyorum diyerek gönüllerin sevgilisi olsun falan filan... ama olmadı olamadı ne diyelim caroln abla işallah tropical heat den guzel para götürmüşündür de miami de nohut oda bakla sofa da olsa bi villan neyim vardır, kimseye muhtac olmadan yaşıyosundur güzel güzel.. böhüü...
Tanıtıla tanıtıla bitmeyen Türkiye
- Ocak 03, 2009
- By Ova (Excuse My Reading)
- 3 Comments
Başlıcam eurovizyona.. ne yarışmaymış arkadaş aylar önceden vırvırı boyunu aştı. Vakit gibi bi gazete ve onun okuyucuları yaşıyo bu ülkede, kalkıp doğalgazdan ölen gençlerin arkasından atıp tutuyorlar. haberlerde hala eurovision dan bahsediliyo..
Bu ülkenin demokratik insanları nerede? kendi halinde eğlenen yılbaşını kutlayan insanları cadı/kafir/bokpüsür ilan edip yakmalarını mı bekliyoruz tepki vermek için?
habervaktiymiş, vakitmiş bu oluşumlar ve okuyucuları bizimle aynı ülkede yaşıyor aloo. adamların düşüncelerini okumak bile benim tüylerimi diken diken ediyor, hiçbir mazereti olabilir mi?? ben müslümanım, bir mümin Allah'ın yarattıgı insan ne olursa olsun kim olursa olsun öldü diye sevinir mi yahu?? hiç mi evlat acısı tatmadınız, hiç mi saygınız yok ölene? hiç mi Allah korkunuz yok?
ben bu gençlere rahmet, ailelerine Allahtan sabır diliyorum, ben olsam tazminat davası açarım. Yaşamasın bu vakit gazetesi bu ülkede. diyanet el atsın bu olaaya yahu. Ayıp, günah, yazık diyorum yetmiyor kelimeler bu rezilliği anlatmaya.
Ha, bütün bunların örövizyonla ne alakası mı var? hani tantanası hiç bitmiyor ya, hani bu ülkede milyonlarca igrenc olay olurken biz 1 tane şeyin peşine düşeriz ya ondan. neden önemli orovizyon? ülkeyi tanıtmak için!!
lan ben daha kendi ülkemi tanımıyorum ki, kime tanıtıcaksın, zaten dünya tanısa ne olur sen bu adamları T.C. topraklarında yaşattıktan sonra. kızlı erkekli yılbaşı kutlamak günahmış , bir yandan içki içenleri döve döve terbiye etmeye çalışıyo elalem.. nerde kaldı eurovision.
Bizim çolugumuz, çocugumuz, kardesimiz, anamız babamız, yılbaşı kutlayamaz, içki içemez, yaparlarsa gebermeyi hak ederler. adamlar buna inanmış, bunu savunuyolar yahu! bu kadar ciddi bir sapıklık varken ortada, örövizyonda birinci olsak neyimize?? dünyaya reklamımızı yapa yapa bitiremedik anasını satıyım. şu adamlar bu ülkede ürememiş türememiş, bu zihniyeti yaşatamamış olsaydı da, dünya varsaydı bizi tanımasaydı. Tanımasaydı daha iyi oglum, kıyıda köşede kalalım, kendi halimizde yaşayalım işte. istemiyorum, tanımasınlar, bu radikal dinci bile demeye agzımın varmadıgı sapık zihniyetler, burda durmasınlar.
Bu ülkenin demokratik insanları nerede? kendi halinde eğlenen yılbaşını kutlayan insanları cadı/kafir/bokpüsür ilan edip yakmalarını mı bekliyoruz tepki vermek için?
habervaktiymiş, vakitmiş bu oluşumlar ve okuyucuları bizimle aynı ülkede yaşıyor aloo. adamların düşüncelerini okumak bile benim tüylerimi diken diken ediyor, hiçbir mazereti olabilir mi?? ben müslümanım, bir mümin Allah'ın yarattıgı insan ne olursa olsun kim olursa olsun öldü diye sevinir mi yahu?? hiç mi evlat acısı tatmadınız, hiç mi saygınız yok ölene? hiç mi Allah korkunuz yok?
ben bu gençlere rahmet, ailelerine Allahtan sabır diliyorum, ben olsam tazminat davası açarım. Yaşamasın bu vakit gazetesi bu ülkede. diyanet el atsın bu olaaya yahu. Ayıp, günah, yazık diyorum yetmiyor kelimeler bu rezilliği anlatmaya.
Ha, bütün bunların örövizyonla ne alakası mı var? hani tantanası hiç bitmiyor ya, hani bu ülkede milyonlarca igrenc olay olurken biz 1 tane şeyin peşine düşeriz ya ondan. neden önemli orovizyon? ülkeyi tanıtmak için!!
lan ben daha kendi ülkemi tanımıyorum ki, kime tanıtıcaksın, zaten dünya tanısa ne olur sen bu adamları T.C. topraklarında yaşattıktan sonra. kızlı erkekli yılbaşı kutlamak günahmış , bir yandan içki içenleri döve döve terbiye etmeye çalışıyo elalem.. nerde kaldı eurovision.
Bizim çolugumuz, çocugumuz, kardesimiz, anamız babamız, yılbaşı kutlayamaz, içki içemez, yaparlarsa gebermeyi hak ederler. adamlar buna inanmış, bunu savunuyolar yahu! bu kadar ciddi bir sapıklık varken ortada, örövizyonda birinci olsak neyimize?? dünyaya reklamımızı yapa yapa bitiremedik anasını satıyım. şu adamlar bu ülkede ürememiş türememiş, bu zihniyeti yaşatamamış olsaydı da, dünya varsaydı bizi tanımasaydı. Tanımasaydı daha iyi oglum, kıyıda köşede kalalım, kendi halimizde yaşayalım işte. istemiyorum, tanımasınlar, bu radikal dinci bile demeye agzımın varmadıgı sapık zihniyetler, burda durmasınlar.
kürkçü dükkanımdan öyle utandım ve bunaldım ki artık,
bütün tilkilerimi alıp gitmek istiyorum.
kürk diye bişeyin olmadıgı meyve kokan yerlere.
bütün tilkilerimi alıp gitmek istiyorum.
kürk diye bişeyin olmadıgı meyve kokan yerlere.