Laz müteahhit ve Galabrezu

  • Kasım 26, 2008
  • By Ova (Excuse My Reading)
  • 4 Comments

ömrümde ne sınavlardan geçtim . ilkokul 5 anadolu lisesi, ortaokul 3 fen lisesi, sonra öss, sonra universitedeki finaller, sonra mezun olup 3 aşamalı sınavlardan geçerek işime girdim, les e girdim, master yaparken girdim bazı sınavlara yine, sonra toeic; ielts tir şudur budur girdim... -oha, amma sınav görmüş şu çaresiz bedenim ve zihnim.-
fakat bu sınavların hiçbiri, fekat hiçbiri, beni laz müteahit in karşısında döktügüm terler ve çektigim çileler e denk noktalara getiremedi.

deseler di ki, frodo yüzügü taşıdıgında, anakin darth vader oldugunda veya ismail yk kaşlarını aldırmaya karar verdiginde nasılsa, sen de o ruh halinde olacaksın, ben gerekirse kendi bokumdan ev yapardım da gene çıkmazdım laz müteahhit'in karşısına.

düşünün ki herşeyde anlaşmışsınız, teslim tarihi, ödenecek miktarlar, herbirsey!
önünüzde iki side quest kalmış: kapora vermek, sonra ay başında da kalanı verip tapu devri yapmak.
fakat bundan böyle kendisine lazmüt diyecegimiz lazmüt (thou shalt be known by thy name); iş maddeleri sözleşmeye dökmeye gelince önce hoplamaya, zıplamaya başlamıştır.

daha önce teker teker anlaşılan fakat iş kagıda dökmeye gelince kendisine adeta zihin silme büyüsü yapılmış gibi davranan lazmüt, sizin charisma ve wisdom puanlarınızı az görünce başlar confusion büyüsüne. bu arada şivesi sayesinde söylediklerine kafa sallamakta fakat yarısını bile anlamamaktasınızdır.

kendisine mana point saglayacak olan kaporasını bir an evvel almak isteyen lazmüt, sürekli olarak "verin parayu, pittü! pitttu! subatta teslüm edecegüm! sozumun erüyüm!" şeklinde büyü sözcükleri mırıldanmaktadır. biricik eşimin düşüşünü görmekteyimdir gözlerimle, lazmüt susmamaktadır, coşmuştur bir kere, söz bir şekilde pazarlıktan pimapenlerin markasına gelmiştir.

bir persuasion üstadı olan lazmüt, son bir hamleyle summoning chamber i çizer ve abbys ten ortagı oldugunu söyledigi galebrezuyu çağırır. galebrezu, size ucuza ev satıyorum, daha ne istiyorsunuzzzaağğ diye kükrer. artık gücümüz tükenmiştir... tüm kaleler düşmüştür.. itiraz etmeye kalktıgımızda, verdigimiz sözün bir unbreakable vow oldugunu söyler lazmüt.. belinde bir silah vardır ve çok kızmıştır. ard arda yedigim confision ve dazelerden sonra artık bilinçsizlige ilk adımlarımı atmaktayken, kaporaya "my preciouusss" diye uzanan lazmütün elleridir gözüme görünen...

fakat o da ne? son anda içeri beyaz bir ışık dolar!! birdenbire, umarsızca gelen bu beyaz ışık tanıdık bir sesin yankılanması ile bize sahibini müjdeler. gelen ak şevket'tir (babam). ak şevket, lazmüte ve galabrezu suna, "kardeşim biz böyle mi anlaşmıştık" diyerek fireball'u fırlatır. bize de bir haste patlatır ve uçarcasına çıkarız lazmütün şatosundan.. uzakta, güvenli bir yerde, eşimle birbirimize sarılırız, ve bir daha asla böyle bilmedigimiz adamların huzuruna çıkmayacagımıza ak şevketin huzurunda yemin ederiz.

You Might Also Like

4 yorum

  1. Fazla vaktim yoktu malum mesai saati. Şülee bi baktım yorumlar süper :) Anneanneciğinin elinide öp benim için :) Tekrar uğrayacağım...

    YanıtlaSil
  2. selamm ama anlamadım anneanne baglantısını kuramadım :)
    tanısiyoz mu bacım ?

    YanıtlaSil
  3. ak sevketi annanen sanmistir belki :p

    bu arada.. dunyayi boyle bi ben goruorum saniordum..

    YanıtlaSil

en derin düşüncelerini dök bebeğim