(annemlerle yaşarken) uzun yıllar izmir'in mütevazi ve ailelerden oluşan semti olan bornova özkanlarda oturduk... sonra karşıyakaya taşındık, orda da ilk oturdugumuz semt sakindi, aile semtiydi. ne olduysa Bostanlı tarafına taşındıktan sonra oldu.
Gelir düzeyi yüksek bu semtte tahmin ettiginizden çok daha fazla telekız/ fahişe yaşıyor...Gerçi bostanlının da her yeri bir degil ya.. ama kimsenin kimseyi tanımadıgı sitelerde durumlar daha karışık. Acayip işler. Biz en son oturdugumuz evi aldıktan 1 sene sonra üstümüzü birileri satın aldı. birileri diyorum, çünkü gelenler 3 tane genç kadın, ve bir yaşlı kartoloş karıydı.. Geldikleri gün daha kızlardan sarışın ve siyah kaşlı olanının kocasının Amerika'da oldugunu falan söylediler, tavırları da biraz değişikti, tabi biz daha ayşegül kırda'daki tavsanlar kadar saf ve pofidik oldugumuzdan çakozlayamadık kardesimle..gayet laylaylom hoşgeldiniz beşgittiniz modundayız..kek pogaca falan goturduk verdik hatta.. ama babamla annem uyuz oldular hemen bu alengirli aileye. bi tuhaflık var bunlarda diyiverdi babam..
Efenim gel zaman git zaman bizim üst kata değişik degisik erkek ve kadınlar gidip gelmeye basladi. Elinde demet demet çiçeklerle gelen erkekler mi istersiniz, spor arabalarla gelen mankenimsi kızlar mı.. zaten gelen erkekler sanki üretim bandından çıkmış gibi ya çiçekle ya içki şişesiyle veya ikisiyle birden geliyolardı, banko. tüm apartman pür dikkat geleni gideni takip ediyor tabi balkondan pencereden. resmen arap bacı gibi pencerede dikiliyoruz. site gibi bişey oldugumuz için de çok zor olmuyor, park edip de içeri giresiye kadar anlıyorsunuz eldeki çiçekten içkiden. artı dünyanın en meraklı kapıcısı vardı bizde. gel zaman git zaman bu vatandasların partileri giderek orgy e dönüşmeye basladi. inanın odamın üzerinde olup bitenlerden geceleri kıcımı kediler tırmalamaya basladi. zaten evin içinde topuklularla geziyolardı ırıspiler. geceleri de olanı biteni tahmin edersiniz. bir gece dayanamadım artık canıma tak dedi, çünkü yukarda resmen grup yapıyolardı. oha tabi ya!
babama gitmeye utandım koştum annemi kaldırdım. getirdim benim odaya anne bak dedim dinle. ah oh sesleri geliyo yukardan. ama nasıl! yani belli bi grup olayının döndügü. annem kaptı mı telefonu hemen, malum evde 2 tane genç kız var. gerçi kardesimle babam osura osura uyuyolardı.. aradık 155 i geldiler. aman allah cıngar bundan sonra koptu. neymiş efendim o aradıgımız emniyetin bilmemnesi bilmemnerde çalışan polis zaten onların aile dostuymuş. yuh yani aile dostuna bak .. gelip mikmeden gitmiyo böyle aile dostu mu olur lan!
gerçi bunların bu trafikleri ilginç de oluyordu yani. dedim ya bizim kapıcı bir alem. çöp toplamaya geldiginde habire eliyle yukarıyı gösterip "çoh birbat" diyordu adam.. evde bir yatak var koskocaman diyor. artık neler hayal ettiyse adamcagız! o yatak gözüne nasıl göründüyse.. babam yöneticiydi, ben olsam "iyi bir kapıcı olursan yukarıdaki şirineleri bile görebilirsin" der işletirdim ama babam benim gibi şarşor degil ki. ay neyse, bu kapıcı her geldiginde yukarıdan laf getiriyor. bide bana, babama anneme anlatıyor kime anlattıgı hiç önemsiz. yeter ki anlatsın. kızlardan biri namaz kılıp kuran okuyomus haftalarca bunu anlattı. yahu sadece günde 2 kez gittgii bi evden, 30 saniye kapı açık duruyor,içeri bile girmiyor, bu kadar seyi nasıl ögrenirdi bu adam hala şaşarım.. yani bizim kapıcı amcayı ajan yapsalar baya karlı çıkarlardı. adamın kulaklar kulak degil anten, gözler göz degil lazer mübarek..sezgileri de oldukça kuvvetli her boku anlıyodu.
neyse gel zaman git zaman türlü rezilliklerden bütün apartman artık illlallah etti bunlardan da emekçileri toplayıp götürdüler..
Sanırım son damlayı apartmanın önüne gelip çıkın lan dışarı orospular diye bagıran 2-3 tane adam koydu. aman yarabbim babamın bizi balkondan içeri bir sokuşu vardı hala unutamam. nükleeer bomba atılsa da o ilkokulda ögrettikleri uzun sirenlerden çalsa o kadar hızlı sokamazdı kardesimle beni içeri. yine birileri polis cagırıp polis gelip, adamları yaka paca götürene kadar apartmanın önünde kadınların adını inlediler durdular manyaklar. camdan baktım baktım, bu gerizekalıları ellerinde çiçekle hayal etmeye çalışıp hafızamı taradım ama o kadar çok gelen giden oluyodu ki daha once geldiler mi, gelmediler mi bilmeye hafızam yetmedi. o zamanlar ögrenciyim vakit bol, konu da geyik, herkese anlatıyordum, komik geliyodu. ama herkes benim gibi malın önde gideni olup bu olayları komik bulmadıgından insanların sesi yükseldi tabi, aile oturuyor burda ya bilmemne diye. ay zaten yasadıkları hayat hayat mıydı o kızların.. sokaga asla çıkmazlardı asla. evin önüne araba gelirdi, bunlar sapkalı gözlüklü binerler giderler. bir gün olsun çıkıp sokakta yürüdüklerine sahit olmadım. yalnız bile gitmiyolardı, hep en az 2 kız olucak sekilde gidiyolardı her seferinde. özgür olmadıklarını hissediyodu insan.
Çok geçmedi bu kadar şikayet olunca kızlar taşındı, evi satın alan kızın ailesi geldi bunların yerine. Acı gerçekle bundan sonra burun buruna geldik. taşınan bi ana bi ogul bi de nineydi..Yarma gibi enli boylu, dazlak kafalı, yolda görseniz asla pezevenkligi konduramayacagınız adam hem giden kızlardan birinin abisi, hem de topunun pezevengiymiş. İnsan konduramıyor ki. Biz pezevenkleri amerikan filmlerinde yoo man diyen ve fosforlu renkler giyen zenciler olarak tanımadık mı?
Günlerce düşündüm. Sanırım bir pezevenk görecegimi hiç düşünmemiştim.. yuh lan kim düşünür ki.. en azından gördügümde de önünde neon ışıklarla "hey ben pezevengim"diye bişeylerin yanıp sönecegini düşündüm.
ulan insan öz kardesini satar mı? Adamı asansorde görüyorum. gayet normal birine benziyor. dockers pantlon giyiyor, hillfiger bere takıyor. gayet güzel giyinen, dışarda görseniz maaşı iyi bir işte çalışıp şık yaşadıgını düşüneceginiz dümdüz bir adam. diyeceksiniz ki nereden biliyorsunuz, belki he's not a pimp? oh beybi, inan onunla oturup pazarlık bile etmişler.
evi alan kıza çok üzüldüm. ailesi iyi yaşasın diye kendini feda ettigini hayal ettim hep. bir insanın isteyerek telekızlık yapacagını düşünemiyor ki insan!
Ben o pezevengi hala görüyorum. sermayeleri karşıyakanın en yüksek kirasını ödeyeceginiz malum semte taşımışlar, orda biyerlerde oturuyolarmış. her gördügümde de kafamda yankılanıyor: ulan insan öz kız kardeşini pazarlar mı be!
birgün asansorde naber la godoş diyecegim, o olacak.
Dostlarım, sevgili blog okuyucuları. pezevenklerin hikayesi bitmedi. artık siz nasıl bir semtte yaşıyorsunuz diye şüphe ile yaklaşacaksınız biliyorum ama -vallahi billahi alakası yok- mahallemizin tek pezevengi bu degil. komik bir biçimde bir tane dahasının varlıgından haberdar oldum.
tüm bunlardan sonra benim tek hatırladıgım o pezevenk.. yani o telekızlar mıdır sosyete orospusu mudur işte o kızlar beni hiç ama hiç etkilemedi, midemi bulandırmadı. kuzu gibi gelip gidiyolardı evlerine. zaten dedim ya yasadıkları hayat ne olcak onların iki güzel giysi güzel parfumler kozmetik.. saçlarını baslarını yaptırmak bide. çıkıp bi yere gittikleri dolastıkları oluyomuydu hayır.. köle gibilerdi.
onları güden, etrafta gögsünü gere gere dolasan pezevenk tiksindiriyo hala beni. orospuluk diye bir etiket var ya onu gidip o godoşun sekilsiz kelligi semalini bozmasın diye kazıttıgı kafasına yapıştırasım geliyor.
6 yorum
akşam vakti ne güldürdün beni, merope seni
YanıtlaSilönce bi güldüm sonra hakikaten üzüldüm yaa kim ister doğru diosun öz kardeşini pazarlayan manyak utansın
YanıtlaSilEv alma komşu al Meropecim =)
YanıtlaSilırıspılar ha :))) Ölcem şimdi...
Dağıldım şu an parçalarımı topluyorm xD
YanıtlaSilHepsini anladım, ülkemizdeki pezevenglik müessesinin Amerikan filmlerinin oluşturduğu imajdan son derece uzak olmasından pezevengin kendi kardeşini işe almasına kadar, ama hayat kadınına çiçekle gitmeyi çözemedim. Acaba indirim falan mı bekliyorlar romantik takılınca, çikolatayla ya da elinde gitarla gidenler de olabilir bu açıdan bakıldığında. "Ulan seks yapmak için para verdiğin kadına dünyadaki bütün gülleri versen ne farkeder ibnetor" diye sorası geliyor insanın.
YanıtlaSilBu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSilen derin düşüncelerini dök bebeğim