Hepimiz çocuklukta muhakkak travmatik kitaplardan birini okumuşuzdur. Nedir bu travmatik kitaplar? Yetmedi mi clementine, yetmedi mi malmoth?
hayır tabi ki. bir kemalettin tugcu nun, bir gülten dayıoglunun ruhumuzda açtıgı derin yaralar yadsınabilir mi?
Gelin çocukken beni inek tepmişçe sarsan bazı kitapları sizlen paylaşayım hadi. çok istedi canım...
Mutlu Prens:
Annem bana bunu ilkokuldayken okutur muydu bilseydi? o küçük kırlangıcın asla gidemeyecegini, bir gün daha, bir gün daha derken arkadaşlarından uzakta ölecegini?
Yok arkadaşlar. suan o ne zaman birisi mutlu prens dese ağlıyorum. öyle böyle degil..dayanamıyorum. hadi digerleri melodram olsun ama bu kitap masumiyetimin daha beyaz ve yeni açmış bi gonca gibi saglam oldugu yıllarda aklımı almıştı, hala da üstünde düşününce hüngür hüngür aglarım.. (ki bir zamanlar bir arkadaş patolojik misin? demişti bu husus üzerine)
Mutlu prens biraz sonra burda anlatacagım diger hikayelerden çok ama çok daha farklı olarak, inanılmaz dokunaklı ve acı doludur. Saf acı, gerçek acı.
Kırlangıç iyiliği yüzünden gidemez, ölür. Kırlangıca ödülünü sadece tanrı verir, o da cennetin kapısını açarak. Ulan benim bu kırlangıç için döktügüm gözyaşları var ya, yüz binin üzerindedir!
Dört Kardeştiler:
İşte Gülten Dayıoglundan bir komalık. Hayır çocukken cidden oturup okumuşum, anasını satıyım nedir bu? Annem bana kitap alırken "ay konusu neymiş bunun" diye hiç mi bakmadı? bu kadar hardcore bi eseri neden bana layık gördü? Bilemiyorum ama dogrusu bilmek istemiyorum da. Feten diye büyük ablaları vardı bu 4 kardeşin, hepsi evlatlık verilip, ayrılıp, tarifsiz acılara gark oluyolardı..
Kibritçi Kız:
Genelde üstte Bahsettigim hikayeleri / romanları pek kimse bilmez ama kibritçi kızı herkes bilir. Bir noel günü, açtır, uykusuzdur, ve parasızdır. Kibrit satmaya çabalarken, ısınmak için yaktıgı her kibrit, ona özlemini duydugu seyleri gösterir ve sonunda ölür. Okuyan her çocugun da içindeki bişeyleri öldürerek.
Bir evlatlıgın Hatıra Defteri:
Kemalettin Tuğcunun zaten her romanı komalık ama bu benim ondan okudugum ilk romandı. bir gün anneannemdeyken çekmecelerden birinde bulup okumuş akabinde saatlerce hönküre hönküre ağlamıştım. Romanda bir evlatlık kız vardı, bu zavallı yavrucak tam rahat edecegi bir yuva buldugunda kötü bi kadın tarafından kaçırılıp para karşılıgı hizmetçi olarak satılıyordu! sürekli acılar, acılar, oh bebek sonunda kavuşuyordu annesine ama öyle büyük acılar çekiyordu ki!
İşte daha aklıma gelmeyenlerle de beraber, bu romanlar bana daha 10 yaşını geçmemişken hayatın boktan oldugunu ögretti.
Okutmayın çocuklarınıza.
Rüyaları biraz daha uzun sürsün.
Okutmayın çocuklarınıza.
Rüyaları biraz daha uzun sürsün.