Our bodies are prisons for our souls

  • Ocak 18, 2008
  • By Ova (Excuse My Reading)
  • 0 Comments

Günün sözü bu.. The fountain i seyretmek de günün ödevi olsun. O kadar karışık geldi ki ancak 2 kez izleyip bir de internetten hakkında yazılanları okuyunca Fountain in karışıklıgını çözebildim. Hugh Jackman ın bütün filmlerini seviyorum ben ya. Rachel weisz in o kraliçe halini de unutamıyorum.
Ama ah en kötüsü şu grand inquisitor un söyledigi söz, bu yazının başlıgını oluşturan, insanın içine işleyen ve gerçekliği ile can yakan huzursuz eden o cümle: our bodies are prisons for our souls.
Bunu bence bir şekilde ölümü görmüş ölüme şahit olmuş herkes bilir aslında, bu hissi. Elinizdeki cansız bedenin ruhsuzlugu ve boşlugu..cansızlıgı..donuklugu..eksikligi.
Ve bedenin ruh gitmişken sadece boş, bomboş bir kafesten ibaret oluşu
Bir hapishane belki...

You Might Also Like

0 yorum

en derin düşüncelerini dök bebeğim