Yan odaya Digiturk ve Gözünün feri sönmüş insanlar

  • Mayıs 20, 2010
  • By Ova (Excuse My Reading)
  • 13 Comments

Geçenlerde bir reklam dönüyordu televizyonda. Yan odaya yan odaya yanodaya: digiturk. çünkü herkes televizyonda ayrı bir programı seyretmek istiyormuş ve bir digiturk ile bu mümkün değilmiş. böylece aile bireylerinin değişik odalarda oturup tv'ye yapışmalarını öneriyor digiturk.

yan odaya bir digi daha ve annene bu günlük elveda.
yan odaya bir digiturk daha ve kocanın suratından kurtulmaca.

Bunu mu istiyor gerçekten insanlar?
birbirimizin sıcaklıgına sığınıp vakit geçirmektense yan odaya digiturk mü istiyoruz hepimiz?

Çok saçma bence. çok acıklı hatta. bu reklamı görünce sinirlerim bozuluyor. 6-7 yaşında, bilgisayar oyunu ve güreş maçı bağımlısı, "hiperaktif" teşhisi konmuş, dokunmaya ve koklamaya tahammülü olmayan sabırsız çocuklar geliyor aklıma. Reklamları, idealize kahramanları, beyinlerine yönelmiş okları içen çocuklar. Bu çocukların hepsine "hiperaktif" teşhisi konuyor. Anneler babalar çocuklarının çok özel olduğunu düşünüyor. ama değil. sadece onlara pompalanan bilgi ve düşüncelerin yoğunluğundan derinlik sarhoşluguna girmiş, hissetmeye sabrı ve tahammülü olmayan çocuklar işte..

Resim kursuna gidiyorum orda var bir tane. babası getirip bıraktı, 5 dakikada bir ne kadar kaldı babamın gelip beni almasına diye soruyor. çocugu susturmak ve önündeki resimle ilgilenmesini sağlamak için ilgisini çeken hiçbirşey bulamadılar. En sonunda ben bilgisayar oyunu kahramanı varsa sevdigin, çizsene? dedim. ama çizmedi yine, sadece anlattı. eve gidip güreş izlemesi gerektiğini..psp'sinden internete bağlanamadığını -yardım edebilir miydim acaba?-

böyle yani.. sabır namına hiçbirşey yok şimdiki çocuklarda. bir de recorder gibi olduklarından anne babalar "çocugum çok zeki" diye kendini kandırıyor. o konuştukları lafları, onların beyinleri üretmiyor ki efendiler! ezberliyorlar..

Haftasonu istanbuldaydım bir konferans için. Arkadaşlarımla karşılaştım. Üniversitede cıvıl cıvıl pürneşe olan o çocukların hepsinin gözünün feri sönmüş.(donnie darko tavşanı seçmemin sebebi de bu aslında.) suratlar sapsarı, mum gibi. sanki iş hayatı onların kanını emmiş, yaşama isteklerini, enerjilerini.  ne uğruna? beğenmediğimiz bir yaşamı sürdürmeme cesaretimiz neden yok? bana da söylemesi kolay gerçi.

ben de bazen herşeyi silip atmak istiyorum.
özgür olmak
omzumdaki bütün sorumluluklardan sıyrılmak.
toplumda olmamı bekledikleri yerden kaçarak uzaklaşmak.
annemin babamın benimle ilgili beklentilerine kulaklarımı tıkamak.
Arkadaşlarımın yorumlarına aldırmadan, omuz silkmek.

ama yapamıyorum. çalışmamaktan korkuyorum. benim kimligim bu. başka bişeyim yok ki üstümde? varolacak neyim var ki işimden başka? kalmaz mıyım herşeyden kaçarken boşlukta?

özgürlüğün ne oldugunu bilmiyorum.
ama ne olmadıgını biliyorum.
özgürlük her sabah 6 da kalkmak olamaz. ögleden sonra çıkıp deniz kenarına gidememek, orda bire kahve içememek olamaz.

sorumluluklar para ve güç getirebilir ama özgürlük getiremiyor malesef..

para veya özgürlük..
güç veya sorumsuzluk..

ben ne istediğini bilmeyen, korkularının engeline takılan, pişman olmaktan çok korkan bir tavşanım.
ama iyi, en azından sönmedi daha gözümün feri.

büyük suya bir kere girince illa ki orda boğulmak şart herhalde, ne bileyim...
yoksa işimizin, gücümüzün, bizleri yerleştirdikleri kutuların içinde gölgesinde, neden böyle debelenip duralım değil mi? kurumsal etiketlerin yorgunlugunu neden sıyırıp atamayalım...

You Might Also Like

13 yorum

  1. donnie darko'daki tavşan olma da ne olursan ol...

    YanıtlaSil
  2. digi konusunda sonuna kadar haklısın.ayrıca küçücük veletlerin özgüven ve psikoloji namına her istediğinin yerine getirilmesi en çok kızdığım şeylerden biri.
    değer yargıları çok değişti diyordu geçenlerde radyodaki söyleşide birisi,biz eskiden vatana-millete hizmet etmek için okurduk,şimdi makam,güç,iktidar,para ve lüks için okunuyor,çalışılıyor.kanaat yok.sabah altıda kalkmak kadar güzel birşey olamaz bence.disiplin insanların gerçek insan olma yönlerini çıkarmaları için en büyük fırsat.ama mecburen,uğrunda bir ömrü harcayabileceğin bir iş için kalkılmıyorsa sadece işkence.

    YanıtlaSil
  3. o herşeyden izole edilmiş digi ve psp çocukların bi de suddenly'nin dediği gibi müthiş özgüven problemleri oluyo.kendi başlarına ne bakkala ekmek almaya gidebiliyolar, ne gözleri yiyip erik ağacına tırmanabiliyolar. hayatlarındaki herşey içinde yaşamaya alıştıkları birer bilgisayar programı, bi nevi truman show. hepsi için kader çizilmiş, sosyal etkinlikleri bile onları seçkin kılmıyosa yapılmamalı. ne kuka bilirler ne saklambaç! hiç çamurdan pasta yapıp tırnak aralarına b.k dolmamıştır onların. paylaşmayı da bilmezler yan odada kendilerine ait digileri olduğundan. sahip oldukları şeyler sadece onlara aittir ve başkaları tarafından dokunulamaz. bencil ve hasistirler.
    özgürlüğün kısıtlanmasına gelince, tamamen aynı fikirdeyim. istediğim kitabı almak, istediğim filmi izleyebilmek, istediğim yeri gezip görebilmek için -ki o da ancak sayılı izin günlerimde, bu tutsaklığa mecburum sanırım. hayat bizim gibiler için de acımasız

    YanıtlaSil
  4. Kurtlu, özgüven eksiği olabilir, ama çoğu aşırı derecede şımarık ve bencil..etraftaki insanları düşünmeden hareket ediyorlar. birbirlerini ezmeyi seviyorlar. herşeyi önlerinde bulmaya alışmışlar sabır yok..korkuyorum gelecekten bak cidden, ürkütücü olacak tamamı böyle bir neslin dünyayı ele geçirmesi..

    YanıtlaSil
  5. Suddenly, hiçbirimiz o dediklerin için çalışmıyoruz ki.. kendimizden başka kime ne faydamız var :(

    YanıtlaSil
  6. Yüz kere bin kere hak verdim. Eline sağlık...
    Her odaya bir digi diyince,Wall-e'de ki insanlar aklıma geldi.
    Oturdukları koltuklarda, bütün iletişimi önlerindeki ekrana bakarak hayatları sağlayan, karşısındaki adamla konuşurken bile, görüntülü konuşma kullanıp, gerçek hayatı çoktan unutup gitmiş obez tiplerdi.
    Bazen kendimizi onlara benzetiyorum; sabahtan akşama kadar iş yerinde pc başında, yolda gelirken telefon başında, evde TV başında... Sürekli bir ekrana bakma halinde içindeyiz.
    Yolculukta, alışverişte, markette, restoranda hemen önümüze bir ekran açıveriyorlar. İki dakika bir kendi kendimize kalamıyoruz. Hipnotize olmuş gibi hep ekrana bakıyoruz sanki...

    YanıtlaSil
  7. harika yazmışsın yahu..
    insanlar su yazıyı dikkate alsalar icindeki fikirleri, cok daha mantıklı olabilirler

    YanıtlaSil
  8. şunu okudum aynı gün öğlen birinin çocuğundan daha bahsettiler bu güreşi seyrediyomuş. virüs gibi yayılıyomuş bütün çocuklar bayılıyomuş. meh.

    YanıtlaSil
  9. ne güzel yazmışsın güzel arkadaşım benim... sormak lazım bu soruları ve gerçek cevaplar bulmak lazım. ve tabi sonra da harekete geçmek!!!

    YanıtlaSil
  10. digiturk olayına katılmamak mümkün değil... tamam, ailenin geri kalanını bazen çekmek istemeyen insanlar da olabilir ama bundan kurtulmanın tek yolu televizyon seyretmek midir? o güreş olayı da başlı başına bir manyaklık. ben de bazen basket oynamaya dışarı çıkıyorum ve bütün çocuklarda o güreş manyaklığı var deli gibi kavga ediyorlar yollarda... ayrıca psp internete bağlanmıyorsa downgrade edilmesi gerekiyor olabilir :F

    ayrıca bu çalışma konusu benim de uzun zamandır aklımı kurcalıyor. günümüzün üçte birini (bazen daha da fazlasını) çalışmaya ve onun çevresinde gelişen ulaşım, istemediğimiz yönlerde gelişim gibi olaylara adıyoruz. üçte bir de uyku ve yemek, temizlik gibi temel ihtiyaçları karşılamak için desek, kendimizi hissedebildiğimiz zamanın oranı bir günün ancak üçte biri... isteğimiz dışında devlet otoritesinin yalın hedefi olmak için askere gidiyoruz, askerden kaçmak için yüksek lisans yapıyoruz, para kazanmak için ingilizce öğreniyoruz vs. çünkü dünyada 6 milyar kişiyiz ve kimse istediği şeyi yapmıyor aslında. ben kendi adıma, otobüste yaşlı ve hamilelere yer vermeyerek işe başladım. nüfusu çoğaltan her unsura savaş açmalıyız bence... insanlar hala deliler gibi çoğalmaktan kaçınmalılar. çünkü içinde yaşadığımız şey sadece bir aldatmaca ve bu durum artarak ilerleyecektir. önümüzdeki yüzyıl muhtemelen günde 12-13 hatta 15 saat çalışmak normal kabul edilecek ve hepsinin sebebi nüfus

    YanıtlaSil
  11. çocuklar gitgide robotlaşıyor....

    YanıtlaSil
  12. @ege, harekete geçecek enerjiyi bulabilirsek tabi!

    @rükneddin, sen bir anarşistsin!

    @digiturk, bence de öyle...

    YanıtlaSil

en derin düşüncelerini dök bebeğim