Bu sabah tam anlamıyla maymun sümüğü gibiyim. Kuru ama yapış yapışım. Evin neresindeyim bilmiyorum. Aynı anda pek çok farklı yerinden çıkabiliyorum. Cüneyt Arkın'ın bir zamanlar dediği gibi vucüdumdan kurtulup bedenim(!) ve ruhumla yaşıyorum muhtemelen. Kaplan Perşembe'den beri hasta. Her hastalandığında doktorumuzla dejavu yaşıyoruz. Çocuğu doktora götürsek mi götürmesek mi bilemediğimiz durumda yeni bir belirti çıkarsa korkudan yine doktora gidip: Kendimi arıyorken olmaktan korktuğum yerdeyim sendeyim doktorrrr diyoruz. Belirtiler ne olursa olsun doktor uzak ufuklara bakarak gözlerini kısıp BU BİR VİRUS diyor ve bol sıvı alımı ve dinlenmeyi tavsiye edip bizi evimize geri püskürtüyor. O viruslerin allah binbir belasını versin. Ya öldüm abi öldüm ben Türkiye'de çocuklarda bu kadar çok hastalık var mı? Lan kaç farklı viral döküntü ve enfeksiyon olabilir. Hayır kızamık diye bir virus varsa bizimki Mozambik kızamığından Alman kızamığına kadar hepsini yaşadı kesin.
Bir de 111 diye bir numara var, geceyse veya haftasonuysa hastaneye gitmek yerine orayı arıyorsun. Seni bir değerlendirmeye sokuyorlar. O değerlendirmede olabilecek her türlü korkunç senaryoya evet veya hayır demek zorunda kalıyorsun. Örneğin perşembe gecesi bu 111 bizi telef etti. Çocuk kıpkırmızı olmuş uyuz eşekler gibi hatur hutur kaşınıyor, yüzü davul gibi şiş, üstüne ateşli kadın bana son yarım saatte kan kaybı oldu mu diye soruyor. Lan bu mu sizin British empire'ınız deyyuslar diye haykırıyorum.(ama içimden) 1950'den bu güne gelemeyen bir sağlık sistemi. Neyse sonra soruların arasında ALMAN KIZAMIĞI geçirmiş biriyle temas ettiniz mi diye bir soru geldi. Ay beni bir gülme aldı. Abi ben nereden bileyim, joker hakkımı kullanabılır miyim mi diyeyim? Bu çocuk okula gidiyor. 2 alman var sınıfta, pise de benziyolar kesin ellerini hiç yıkamıyorlardır onlar mı diyeyim?? Sonra aklıma 1 hafta önce Berlin'e gittiğimz geliyor ve gülmemin tonunu yükseltiyorum. LAN BEN NEREDEN BİLEYİM. Yavsaklar!!! diye bagırasım geliyor. İçime atıyorum. Sabah oluyor. Doktor bizi bir daha arıyor. 'Sizin o pislik oğlunuz kimbilir nerelerden hangi virüsü aldı, siz onu bana bir daha getirin pazartesi görücem yine' diyor.
Allahım haftasonu ateşi kaşıntısı derken en son Mehmet'le OSURUĞU ÇOK MU GARİP KOKUYOR BU ÇOCUĞUN?? diye konuştuğumuzu fark ettik hayatımız o denli post modern bir hale geldi. Abi resmen bildiğin eli yüzü düzgün Manet tabloları gibi olan hayatımız yine bir başka Edvard olan Munch'ün çığlık tablosuna dönmüş. O çığlık tablosundak adamın duruşuyla çocuğumun osuruğu fazla mı kokuyor ondan endişe ediyorum o kadar uykusuz kalmışım yani. Beyin olmuş hoşmerim tatlısı. Neyse o geceler bir şekilde geçti.(3 saat uykuyla ama) Türkiye'den kolluk kuvetlerini yardıma çağırdım Allahıma bin şükür annem geliyor bugün bir gram olsun dinlenebileceğiz. Sıcak yemek!!!! Bakım!!!! Corba falan.
Bugün önce doktor kaplani görecek sonra da annemi almaya hava limanına gideceğim. Kaplan sanırım bu havalımanı olayına fazla heyecanlandı....
Tabii ki çocuk okula gidemediği için bu sabah yine okulu aramam gerekti. Okul burada çocuk hasta bile olsa Getir kardeşim getir gülüm modunda. İshal kusma olmadığı sürece daya Calpol'u gönder felsefesi. Bizim küçük bebelerimiz sistemin itaatkar ve dayanıklı köleleri olsun diye okul elinden geleni yapıyor. Devamsızlık o kadar önemli ki arayıp nesi var diye soruyolar. Çocuğu okuldan 2 saat almak bile sorun yani. İnsanlar da hasta diye yalan söyleyip tatile falan gidiyorlar çünkü. Aman neyse ben okulu aradım. Devamsızlık bildirmek için msj kutusu var. Mesaj bırakırken Kaplan geldi. Hİ I AM Keplinnn WE ARE GOING TO THE AIRPORT TODAYYY diye coşkuyla bağırdı. Allahım kafamdan kaynar sular döküldü diyeceğim ama o kadar kafam kalmadı ki. Allahım cart diye kapattım ya ben la. O mesajı geri alamıyoruz, joker hakkımız yok, işin kötüsü çocuk cidden hasta hala her yanı kıpkırmızı ve doktora gitmek için hazırlanacağız birazdan, fakat okul muhtemelen o mesajı dinleyip o coşkulu ohheeey biz havalimanına gidiyoruz çığlıgını duyduktan sonra kesin çocuk haSTA diye yalan söylüyoruz sancak kesin yaaa.
Abi neden bu detaylar benim hayatıma güzelleştirme değil de kakasallaştırma yapıyor?? Neden ben bu hayatın George Costanza'sıyım abi?? Neden ikimize birden yükleniyorlar!!!!
Çok mutsuzum şu an yanlış anlaşılmak bu hayatta kaderim kaderimde bu varsa da çekerim diye kart mı atsam okula diye düşünüyorum..
Bir de 111 diye bir numara var, geceyse veya haftasonuysa hastaneye gitmek yerine orayı arıyorsun. Seni bir değerlendirmeye sokuyorlar. O değerlendirmede olabilecek her türlü korkunç senaryoya evet veya hayır demek zorunda kalıyorsun. Örneğin perşembe gecesi bu 111 bizi telef etti. Çocuk kıpkırmızı olmuş uyuz eşekler gibi hatur hutur kaşınıyor, yüzü davul gibi şiş, üstüne ateşli kadın bana son yarım saatte kan kaybı oldu mu diye soruyor. Lan bu mu sizin British empire'ınız deyyuslar diye haykırıyorum.(ama içimden) 1950'den bu güne gelemeyen bir sağlık sistemi. Neyse sonra soruların arasında ALMAN KIZAMIĞI geçirmiş biriyle temas ettiniz mi diye bir soru geldi. Ay beni bir gülme aldı. Abi ben nereden bileyim, joker hakkımı kullanabılır miyim mi diyeyim? Bu çocuk okula gidiyor. 2 alman var sınıfta, pise de benziyolar kesin ellerini hiç yıkamıyorlardır onlar mı diyeyim?? Sonra aklıma 1 hafta önce Berlin'e gittiğimz geliyor ve gülmemin tonunu yükseltiyorum. LAN BEN NEREDEN BİLEYİM. Yavsaklar!!! diye bagırasım geliyor. İçime atıyorum. Sabah oluyor. Doktor bizi bir daha arıyor. 'Sizin o pislik oğlunuz kimbilir nerelerden hangi virüsü aldı, siz onu bana bir daha getirin pazartesi görücem yine' diyor.
Allahım haftasonu ateşi kaşıntısı derken en son Mehmet'le OSURUĞU ÇOK MU GARİP KOKUYOR BU ÇOCUĞUN?? diye konuştuğumuzu fark ettik hayatımız o denli post modern bir hale geldi. Abi resmen bildiğin eli yüzü düzgün Manet tabloları gibi olan hayatımız yine bir başka Edvard olan Munch'ün çığlık tablosuna dönmüş. O çığlık tablosundak adamın duruşuyla çocuğumun osuruğu fazla mı kokuyor ondan endişe ediyorum o kadar uykusuz kalmışım yani. Beyin olmuş hoşmerim tatlısı. Neyse o geceler bir şekilde geçti.(3 saat uykuyla ama) Türkiye'den kolluk kuvetlerini yardıma çağırdım Allahıma bin şükür annem geliyor bugün bir gram olsun dinlenebileceğiz. Sıcak yemek!!!! Bakım!!!! Corba falan.
Bugün önce doktor kaplani görecek sonra da annemi almaya hava limanına gideceğim. Kaplan sanırım bu havalımanı olayına fazla heyecanlandı....
Tabii ki çocuk okula gidemediği için bu sabah yine okulu aramam gerekti. Okul burada çocuk hasta bile olsa Getir kardeşim getir gülüm modunda. İshal kusma olmadığı sürece daya Calpol'u gönder felsefesi. Bizim küçük bebelerimiz sistemin itaatkar ve dayanıklı köleleri olsun diye okul elinden geleni yapıyor. Devamsızlık o kadar önemli ki arayıp nesi var diye soruyolar. Çocuğu okuldan 2 saat almak bile sorun yani. İnsanlar da hasta diye yalan söyleyip tatile falan gidiyorlar çünkü. Aman neyse ben okulu aradım. Devamsızlık bildirmek için msj kutusu var. Mesaj bırakırken Kaplan geldi. Hİ I AM Keplinnn WE ARE GOING TO THE AIRPORT TODAYYY diye coşkuyla bağırdı. Allahım kafamdan kaynar sular döküldü diyeceğim ama o kadar kafam kalmadı ki. Allahım cart diye kapattım ya ben la. O mesajı geri alamıyoruz, joker hakkımız yok, işin kötüsü çocuk cidden hasta hala her yanı kıpkırmızı ve doktora gitmek için hazırlanacağız birazdan, fakat okul muhtemelen o mesajı dinleyip o coşkulu ohheeey biz havalimanına gidiyoruz çığlıgını duyduktan sonra kesin çocuk haSTA diye yalan söylüyoruz sancak kesin yaaa.
Abi neden bu detaylar benim hayatıma güzelleştirme değil de kakasallaştırma yapıyor?? Neden ben bu hayatın George Costanza'sıyım abi?? Neden ikimize birden yükleniyorlar!!!!
Çok mutsuzum şu an yanlış anlaşılmak bu hayatta kaderim kaderimde bu varsa da çekerim diye kart mı atsam okula diye düşünüyorum..