çocuk da bakamam, kariyer de yapamam
- Kasım 15, 2017
- By Ova (Excuse My Reading)
- 1 Comments
Bugün workshop yapmaya şirketin başka bir bölgesine gittim ben. 1 aydır bekliyor kullanıcılar bu workshopu. Neyini bekliyorlarsa. Kuş mu konacak? 2 saat bir şeylere bakıp sonra masasına dönüp feysbuku açmayacak sanki. Kafasından buhar olup uçmayacak. Bazen her şeyi laf olsun diye yaptığımıza yönelik derin şüphe duyuyorum hatta ne şüphesi lan, basbayağı biliyorum. Haydi diyelim kendime inancım var: ama İNSANLARA YOK. Çalıştığım yerde birinden bir iş istediğinde o işi yapmamak için bin takla atarken harcanan enerji, o işi yapmanın toplam enerjisinden büyük abi, neye inanayım ben? Saçımı başımı yolup dağlara kaçmadığım her saniyeye yarabbi şükür desinler.
Aslında ben kullanıcılar Türkçe bilse buna Atolye matolye daha havalı bir isim uydururdum ama işte anca bu kadar oldu. Hazırlık yine son ana kalınca canımdan o kadar bezmişim ki açtım microsoft'un sitesini, bulduğum eğitim materyallerini kopyaladım bir word dokümanına. Proje müdürüne de dedim 'valla oradan buradan I put together, aman be yeter' diye. Zaten bite size/minnak diye yapacağımız session oldu sana 2 saat. Onu da gösterelim bunu da gösterelim diye diye bir tap dance gösterisi yapmadığım kaldı. 4 sene falan oldu ben böyle sınıflı mınıflı workshop yapmayalı. En son Oxford university press de yapmıştım, ama orada ortam o kadar bohemdi ve insanlar o kadar lovely idi ki sanki workshop veya egitim yapmıyordum da müzeyyen teyzeye çaya gitmiştim o kadar relax'tım. Ya da belki de o zaman çocuğum olmadığı içindi ne bileyim. Daha bir nimble, daha bir dombul, daha bir zekiydim sanki o zamanlar
Bir gece öncesinde artık yattığım yerde klasik 'bu hayat gidiyor evet ama, nereye gidiyor:' düşünceleri içinde olmaktan mı yoksa sabah 1 saat direksiyon sallayıp sonra da 12 kişiye eğitim verecek olmanın gerginliğinden mi uyuyamadım bilemiyorum ama baykuş gibi sabahın 2sini gördüm yani. Belki de o yüzdendir sabah petrol istasyonunda kazağımı ters giydiğimi fark ederek güne 1 - 0 mağlup başladım. Ya aslında bizim proje müdürü zaten saksağan gibi bulduğu her renkli cafcaflı şeyi üstüne geçiren bir tip. Onun yanında benim ters kazak ne ki?? diye düşünsem de petrol istasyonunun tuvaletinde hemen itibarimi kurtardım. Sanki boktan bir devlet kurumunda değil de en havalı plazada çalışıyormuş gibi kahvemi de aldım oooh düştüm yollara. Zamanında varmayı da başardım. Her şey iyi gidiyordu. Sonra workshop a başladık. Dakika bir gol bir, bilgisayara login olamadım. Abi microsoft senin allah belanı versin, bak cidden diyorum çok samimiyim. Senin bu login ve crash problemlerin dolayısı ile o sunum / workshop / hede hödö önlerinde telef olan kaç mühendis var ya. Oğlum siz bu bilgisayarları sürekli bir grup insanın önünde çöksün diye mi programlıyorsunuz?? Neyse ki insanlar chatty çıktı. Ama o kadar uykusuzum ki, İspanyol musun sen diye bir soru geldi oradan artık muhabbet nasıl dolandıysa baktım ki aa Türkmüşüm, Rememberence week'ti, Birinci dünya savaşıydı hoop Çanakkale geçilmez'e gelmişiz. Bu sürreal ortamı bölmek istemezdim aslında, hatta yine masalara tırmanıp hep hayalini kurduğum mehter marşı fon müziğinde DEDELERİMİZ BİZİM VİYANAYI Bİ GEÇSEYDİ VAR YAAA tiradını atmak isterdim. (6 senedir hayal ediyorum ama bir defacık yapamadım) Neyse sonra benim eleman nihayet bilgisayara login oldu. Project manager ile benim saçmalamalarımız son buldu. Ben son derece bayık eğitimi yaptım bitirdim. Ne yazık ki grupta kafası çalışan bir adam vardı arkadaşlar. Pezevenk başladı işte klasik 'bu egitim için çok teşekkürler çok faydalı oldu AMA + eleştiri, eleştiri, eleştiri!' Allahım adam resmen ringde dağıttı beni. Benim departmanın başındaki adama sorması gereken soruları bana soruyo. Bütçe var mı bütçe??? diyor kibarca. Ben ne bileyim abi. Olsa olsa muhtarım ben orada. Git kaymakama valiye git, bana ne geliyosun dingil. Cebimden poundları çıkarıp çıtı çıtı atacağımı falan mı sanıyorlar anlamıyorum ki! Bizim bütün forsumuzu söndürdü bu adam. Project müdürü de ayağa fırladı, daha proje bile olmayı başaramamış bu cenin projemizi savundu ama savundukça da daha bir savruldu. Tabii Reycil, tabii dedim içimden. Sen sürekli onun bunun gıybetini yap ofiste ancak, proje neymiş??
Elimde mouse benzeri aletimle, bir yandan Reycil'a saydırıp bir yandan da düşünüyorum, Allahım benim burada ne işim var ya. Kötü yola düşmüş gibi hissediyorum kendimi. Ne bir standart, ne bir yol yöntem. Lan ben Türkiye'den bu yüzden kaçtım sayılır benim yine aynı batakta ne işim var. Sonra düşündüm de süper bir kariyer elde etme gibi bir hedefi ben zaten başkalarına bırakmak istiyorum yahu. Mutlu ve özgür olmak istiyorum ben. Sıçıyım kariyerine!
Gülümsedim sonra. ooo bakın bakın alan beyler de buradaymış, soru da sorarlarmış dedim klavyeyi keyboard olarak kullanarak. Keşke spotify'dan huzurum kalmadı falan çalsaydım, iyi giderdi be..Cıstak cıstak..
Yaktın beni Alan.. İki damla motivasyonum vardı onu da kuruttun alçak adam. Yok işte yok, bütçe de yok, proje planı falan da yok, babamın hayrına yapıyorum lan ben bu işi adeta. Mutlu musun lan Alan???? Adamsan çıkışta bekle! Wait for me at the exit if you are a man demek istedim, ama diyemedim....
1 yorum
Seems like your time has come :) to join the awakening.
YanıtlaSilSevgilersss
en derin düşüncelerini dök bebeğim