Karıları mı seçiyor sizce bu erkeklerin kıyafetlerini? bekarların da anneleri seçiyor herhalde?
yoksa bir erkek neden cartlak çingene pembesi bir gömlekle işe gelsin di mi?

ay ben galiba deliricem, uzun zamandır bi filmi bu kadar popom düşük bir vaziyette beklememiştim;yani aslında öyle tim burton delisi falan degilim, sweeney todd u sevsem de corpse bride da uyumuştum, beter böcege bayılsam da nightmeyr bifor kıristmıs da sıkılmıştım..

Amaa Alice harikalar diyarında yı acayip severim, cheshire kedisinden tut beyaz tavşanına kadar!
ve bunu Tim Burton yorumu ile izlemek acağğğğğğğğğyip bir zevk olucak. Allahım nolur 10 saat falan sürsün bu film sinemada uyuyalım falan böle..

Eğer dünyada kötülük yapmak, hırsızlık cinayet uçkur gevşekligi vs. gibi pislikler olmasaydı ne çok hizmet sektöründen kurtulurduk değil mi?
çelik kapılar, antivirus yazılımları, bodyguarlar, firewall lar, ve daha niceleri.

Flickr da rastladığım bu pisi, inanılmaz tatlı. Hatta en büyük hayranın oldum diyebilirim Oliver! hihuuu duy beni! gelecek mart benle takılmaya ne dersin olivirrrrrrr! olivirrrrrrrrrr! mırrrrrrrr!

Oliver'ın maceralarına ve tüm uzuvlarına şuradan ulaşabilirsiniz. Ama o benim önce ben gördüm! Oliver'a bulaşmayın yolarım sizi zilliler! Tabi önce amerikaya gidip sahibini ekarte etmem gerekecek.. hmm...

A special note for the kitty's owner:
Hey Sarah, if you ever consider finding a new home to oliver, im here! leave a comment i'll come and fetch him!

One day, you will be mine, big boy!! ;)

Çantalarımı asmak için ayaklı bir aslılık almıştım praktikerden. kırıldı. naptım ben de, giyinme odası yaptıgımız odaya yıgdım. en son saydıgımda 32 taneydi. o zamandan beri kaç tane aldım bilmiyorum, ama artık bu göt kadar evde çantaları sıgdıracak yer bulamıyorum!!

ayrıca dagınıklık feci, evet çünkü burası giyinme/ çamaşır/ütü odası beybiler... o odaya bizden başka kimseyi sokmuyoruz ki gerçek yüzümüzü görmesinler.

bugün onun doğumgünü. 28 sene önce, benden on gün sonra doğmuş o.
sırtında adımın ortanca harfini taşımış. ama18 ine kadarbeni hiç tanımamış...

kahverengi, sarı ve yeşil kendisi...

oha lan, domuz gribi pandemi denmiş.
oglum, 29 unda yurtdısına gidiyoruz lan, gitmesek mi acaba?
ufaktan korkuyorum diyemeyecegim, resmen 3 bucuk atıyorum. orda ortak tuvalet, ortak yasam alanları kullanacak 1er turist olacagız. hastalansak bakarlar mı?
neden böyle oluyor ya :(
romanlarda veba yı okumuş ve çok korkmuş biri olarak, kimse x gribinden ölmesin istiyorum...seneye de eşek gribi çıkacak çünkü bak demedi demeyin..

Ben yaprak dökümünü bugüne kadar hiç kaçırmadan izledim neredeyse ... tamam son sezonda çok çok bayık oldugu için bazı bölümlerini izlememiş olabilirim.. ama napıyım ..olur o kadar.. (ya bu arada, Fahriye Evcen yani necla nın nehirin dügününde giydigi elbiseyi, biz KSK çarşıda ayşen butikte denedik, ama naz çok agır olur diye almadı veda gecesine. fiyatı da 480ytl idi.)

şimdi benim bir iddiam var o da şu: bence fragmandan takip edilmeyecek türk dizisi yoktur

hiç izlemedigim halde bazı dizilerin varlıgını gördügüm fragmanlardan biliyorum..

başlayalım bakalım...

Annem:
bir anne var. muhtemelen talat bulut bunu dölleyip kaçmış. ya da bir gurur meselesi tarzı saçmalık olmuş ayrı düşmüşler. bu annenin bir de yumurtası var esmer minnak bi kız. bu kız uslu gibi ama degil. annesiyle babası barışsın istiyo? babayı kafeslemiş maymay bi karı var. babanın arkasından işler dönderiyooo. sonra bu kadının çevirdigi dolaplar çıkıyor meydana ana baba barışıyor fakat bu sefer kızın başına bir haller geliyor, biri kızı döllüyor, kız da anne oluyor, sonra hepsi kavuşup mutlu oluyorlar

Aşk-ı Memnu:
tüm kadınların salyalarını akıtan, sarı bi herif var. sanıyorum ki 1 kuşak karı buna aşık. ama bu elemanın da amcasının karısına yazası geliyor. amcanın karı da boş degil. her hafta ha yakalandılar ha yakalanacaklar diye evin bi yerlerinde sevişiyorlar. fakat vuslata eremiyorlar ve çakışamadıkları için de türk halkının göğüslemesi pek de şaşırtıcı olan, prime time bir erotik gerilimdir sürüp gidiyor..

Asi:
asi diye bir kız var. bi de bunu seven bir kaç kişi olmalı, evet. nur sürer var cadaloz bi karıya benziyor. asi nin üvey annesi mi yoksam? babam ve oglumdaki çetin tekindor ise sanıyorum asinin amca veya babası. tatlı sert bir adam olabilir. asi çocuguyla anasında babasında yaşar muhtemel bir gurur meselesi ve saçmalık yüzünden sevdigi esmer kısa saçlı şopardan ayrılmıştır. çocuk hasta mıdır? çocuk zortlamaktadır da bu mu asi ile şoparını kavuşturacaktır? fakat fragmanlarda çözemedigim bir şey var bu kızın adı neden asi, anası babası manyak mı ya.

Sonbahar:
Dışardan zengin adam fakir kız gibi görünüyor. kız gururlu, erkek mağrur. oo kırk senedir aynı şeyler, hikayenin yan elemanları bile insanı cezbetmiyor o derece.

Adanalı
bişeyler var.. evet çok az fragmanını gördüm bu dizinin.. ama sanırım keko oktay kaynarca adanalı oluyor..suçla mı savaşıyor? suç mu onla savaşıyor? adanalı bir polis mi? fark vaaar!

melekler korusun
hümeyra var, kızı var. gıcık tiki bi kız var hümoşun kızı ile aynı oglanı seviyolar. sonra kız başka yerlere gönül kaptırıyor sanırsam. çeşitli gençlerin elleşmeleri, ve kimi yaşlıların onlarla tebelleşmeleri şeklinde özetlenebilir bir dizi...

sanırım bu yazıya devam edecegim, ama şimdilik bu kadder..

Baya uzun süredir haber izlememişim ben bunu anladım. çünkü ben son bıraktığımda böyle değildi bu haberler...

ilkin KAHVERENGİ DENIZANASI diye bişey çıktı ölümcül dediler 2 dakka sonra profesorun teki yok öldürmez anam yakar sadece çükünüze kukunuza sürmeyin, gözünüzden uzak tutun didi.

sonra FEDON çıktı.. haber de şu Fedon un mavi beyaz düşleri.. oglum ne bu ya ana haber degil mi bu. fedon un deniz subayı olamadıgı için içlenip ağlaması neden benim ana haberde görmek istedigim bişey olsun la?

şimdi de aşk haritasını çıkartmışlar memleketin. aferim. yüzey ölçümünün %85 inde iki tane el ele tutuşan insana bile tahammülü olmayan memleketimin aşk haritasını çıkartma, bak valla çıkartırsın, onu bürerler bürerler... monte ederler monte.

star haber.. yaktın beni. sanırım bi daha haber izlemeyecegim. (internetten okumak daha iyi oluyor be..)

ayrıca domuz gribi cidden bu kadar ciddi bir olay mı ya? az evel hacılara müjdee hac iptal degil dediler... salgın mı olacak lan biz ingiltereye giderayak?

Şu anda da, "tekrar dünyaya gelirsen aynı kişiyle evlenir misin" sorusuna asla ve asla diyen bir kadın var.
ah teyze naptın.. akşama evde "round one..fight!" olmasın?

http://www.smashingmagazine.com/2009/05/31/desktop-wallpaper-calendar-june-2009/

Bence burdaki masaüstü duvarkağıtlarına bir bakmalısınız! muhteşemler..

June Weddings

Dry Weed

Under the Sea

World Environment Day

Says Who?

kesinlikle kullanılası...

Aslında ranini çok harika bi liste yapmıştı, konuyu görünce vay ne muhteşem bi konu demiş, altında adımın mimlendigini görünce de hehe yazarım ben bunu demiştim.

Fakat biraz düşününce, ne sadakatsiz bir kalleş oldugumu anladım :p

benim sürekli kullandıgım bir marka yok ki! mesela insanın bi tane gözlügü olur, hep onu alır. benim 2 rayban, 1 armani gözlügüm var, 1-2 tane de öyle dandik var. sonra ne bileyim saat deseniz, onda da gider bi fossil alırım, bi dahaki gidişimde dkny hoşuma gider onu alırım. giysi desen, bostanlı pazarından tut marks and spencer a herbiryerden alırım. parfümü sorsan maymun iştahlılar gibi sürekli başka şey kullanırım. hatta arkadaşım zeynep çok şaşırır buna :) (aslında para çok olsa, sürekli armani ve chanel in sadık alıcısı olacagım ama nerdeee senede 1 gün anca işte böle.)

neyse gene de düşndüm taşındım, ıkındım sıkındım vazgeçemedigim bikaç marka çıktı ahanda böyle:


Acayip Seviyorum filibisi ... misal, cep telefonlarımız bilem filips. yani bi güven veriyor bana, philips den aldım mı bozulmaz diyorum, hani bozuldu onu servisi ilgileniyo. hiç unutmam elektrik süpürgesini almıştım da begenmedigimden iade bile etmiştim.. saç düzleştiricim, mp3 çalar, cep telefonu, tost makinesi, kıl yolucu, ev telefonu, fön makinesi, beylee..



Meme.. evet benim için en önemli yerlerden biridir, ve kom sütyenle 13 yasından beri haşır neşirim. her ne kadar son 1-2 senedir marks and spencer ile aldatmiş olsam da kendimi, kom un yeri başkadır. Bide ucuzdur da, cebi yakmaz. ama kalitelidir. memişlerin dostudur.



sanırım en NAzi tutumum Nike ta. nike tan başka marka spor ayakkabı giymedigimi farkettim. Bir kere puma almıştım, onu da kapının önünden çalmışlardı :) nike ın şu kocaman tik olan ayakkabılarından giyiyorum hep. bugun bu patlıcan gibi ayaklara sahip olmamın tek suçlusu Nike'tır!!! (rahatlıga alışan ayak büyür diyolar ya)

Eveeet deri çantalarımın ve ayakkabıların vazgeçilmez adresi.. Tergan sanırım izmir orijinli bir firma, başka yerde bilinmiyor olabilir. Amma velakin fiyatları Desa ve Hotiç ten çok daha uygundur, kalitesi de onlara bin basar... Hotiç in hele, made in china kıçıkırık ayakkabı ve sandaletlerini tergan ile çiğneyebilirsiniz.



Evet benim sürekli aldıgım markalar bunlar.. diyorum ya bunun dışında sadakatsiz biriyim :) beni iki kıçıkırık reklamla kandırabilirsiniz ey firmalar. gözümü boyayıp cebimden paracıklarımı alabilirsiniz, oldukça yatkınım bunlara beybi.

***Blogun görünüşünü değiştirdim. Aslında bu bir wordpress temasıydı, blogger a uyarlayana kadar baya uğraştım. Düzgün görünüp görünmediğini, Firefox 3 te test ettim, umarım diğer browserlarda kaymıyordur!

***Dün sevgili arkadaşım Prettyinpink'in annesi ile karşılaştım, kendisini burdan mıncırıyorum.. Kendisi inşaallah tez zamanda güzel bir iş bulacak ve İzmir'e karşıyakamıza gelip komşumuz olcak. :)

***Balkona kumru yuva yaptı, daha önce yazdım mı hatırlamıyorum. 1 tane yumurtası var onu da arada bırakıp gidiyor, gel de yavruna sahip çık mal hayvan!

***Tez öylece duruyor... çalışamıyorum, kafamı veremiyorum, çakılı kalmış durumdayım, Allahım yardım :(

Yağmur çiseliyor,
korkarak
yavaş sesle
bir ihanet konuşması gibi.

Yağmur çiseliyor,
beyaz ve çıplak mürted ayaklarının
ıslak ve karanlık toprağın üstünde koşması gibi.

Yağmur çiseliyor,
Serezin esnaf çarşısında,
bir bakırcı dükkânının karşısında
Bedreddinim bir ağaca asılı.

Yağmur çiseliyor.
Gecenin geç ve yıldızsız bir saatidir.
Ve yağmurda ıslanan
yapraksız bir dalda sallanan şeyhimin
çırılçıplak etidir.

Yağmur çiseliyor.
Serez çarşısı dilsiz,
Serez çarşısı kör.
Havada konuşmamanın, görmemenin kahrolası hüznü
Ve Serez çarşısı kapatmış elleriyle yüzünü.

Nazım Hikmet Ran

bokun temizi olmaz dogru. ama ben de kendime sadece bok kelimesini yakıştıramadım önüne bir de pis ekleyeyim istedim.

annemin kızınca meşhuuur lafıdır: terbiyesiz bok.
evet.. annecigim seni çok seviyorum çocukken bana kızınca olabildigine özgün seslendigini anlıyorum yeni yeni..iyi bir aile blogu olma iddiasında oldugumuzdan ötesini kurcalamıyorum seksi bonbonum..

eveet geldik gene deli gibi al al al al al bölümüne. öncelikle, d.günü hediyesi olarak gelen foto makinesinden gayrı bir teknolojik istegim daha var ahanda adı NETBOOK veya mini laptop/notebook olarak geçiyor...İş yerinden verdikleri notebook acayip agır ve büyük, her yere taşıması zor, öldürüyor adamı. internet ve text processing amaçlı kullancam çantama atıyım gidiyim modunda olucam şunlardan birtane alınca.

Samsung un pembe modeli ilk begendigim.(üstte) şarjı baya iyi gidiyormuş kendilerinin, zaten netbook ların diger bütün özellikleri standart..


İkinci tercihim ise Asus Eee 1000H Sakura ..

Amaa, gelin görün ki Türkiyede ikisi de yok. alıcam yine de, 1 ay beklerim banane.

Siz hangisini begendiniz?



Bunlar da bu yaz benim olması gereken üç parfüm:
Angels&demons - Givency
L by Lolita lempicka
Sui Dreams - Anna Sui

Cheapsmells.com yeni keşfettigim bir site, Nilaycım sağolsun beni bu parfüm siteleri konusunda hep aydınlatır. bazı ürünler acayip ucuz, öyle ki burdaki sevil'in, tekin acar'ın ortasında çadır kurup aglarsınız bu güne dek oralara dökülen paraların yasıyla. Wish Turq. Diamond aldım işte ordan 10 pound yahu.. içimdeki tüketici şehvetle azıyor sayın seyirciler. alıcam o dükkanı. (o ye)

dün mehmet, beni şoka soktu.
iş yerindeki bir arkadaşımı kafalamış, özsütten buraya pasta göndertmiş, bendeniz mal da işyerindeki arkadaşlar yaptı zannettim süpriz partiyi, ay çok teşekkür ederim ne gerek vardı diye çook şaşırmışken, biz yapmadık ki mehmet ayarladı dediler. kaldım ben de böyle. sonra mehmet gelicek zannettim, bakındım saga sola.
ördek gibiydim kelimenin tam anlamı ile.
yani 1 tane gece 12 de, 1 tane iş yerinde, 1 tane de akşam annemlerle, bana toplam 3 ayrı pastadan yedirdi, ilahi çok ihtiyacım var sanki!
nasıl utandım dün insanlardan anlatamam, allahtan bizim departmanda kadın yok, hava atıyormuş gibi olmadı. erkeklerin hepsi agız birligi ile " aman karımız görmesin onlar da ister" dediler

şimdiiii 1 hafta sonra da memo nun dogum günüü, aceba bu işin bir de rövanşı olacak mı? ben ne yapsam ne yapsam? acabaaa

15 temmuzda da 4. seneye giricez bu evlilikte, (oha lafa bak lan bu evlilik ne?)
yıl dönümünde de ben mehmete bişiler mi yapsam=)
bu evlilik çok zor bişey ya, akşam parkelere ıslak ayakla bastım diye çocuk gibi kalayladı beni. bunu da yazıyorum buraya aha da tarihi yılı herşeyi belli olsun dün olanların, 10 sene sonra o 2008 miydi? yok hayır 2009 du be diye tatışmayalım.

memüş, sağol hersey için..

Bugun 29 yaşıma giriyorum...
Mehmet akşam süprizini yaptı :)
bana hediye olarak çok tatlı bir fotograf makinesi almış. uzun zamandır istiyordum zaten. Fujifilm finepix s1000fd. görüntüsü hoş, lensi falan değişmiyor ama zaten ben de profesyonel degilim, başlıcaz bakalım.. hatta dün çektigim bi resim burda bak bişeye benzemiyo ama olsun.

bir de sabah(yani 1bucuk saat öncee) servisi kaçırıyordum az daha...
bide servista uyurken horladım galiba ya, malum yaşlandık artık..hort horttt
:DDDDDDD


Ayrıca Naz, sensiz geçen börtdeye kafam girsin ..

Allahım, nolur düşmemiş olsun, kaza olmamış olsun, kimse ölmesin yarabbim.
Çok korkuyorum ya bu ayın sonunda ben de nazla beraber Londraya gidicem ya, düşündükçe uçak korkum depreşiyor, o insanları düşünüyorum, sevdiklerinden uzak yerden kilometrelerce havada korkuyla ölmek geliyor aklıma,
kendi korkularımın bencilliğinden affınıza sığınıyorum,
lütfen kötü birşey olmamış olsun.