Bir hikaye, 3 gündür, 5 gündür, ne zamandır tvlerde.
Annesini öldüren kız!
aman yarabbim!
kesmiş! biçmiş! deşmiş! makyaj yapmış sonra!
bu dünyada hersey olabilir. ama haber yapmanın bir adabı var. insanlar, öfkeleri, acıları, günahları, yaşanmışları ve pişmanlıkları. ilaç kullanan bir kız, kötü iletişim, hersey.. kim annesini öldürmek ister ki? kim katil olmak ister,
sanki bundan zevk almış, ooh bitti de kurtuldum dermiş gibi yansıtmak çok korkunç.
bu da bana gazetecilerin cinayeti gibi geliyor.
Birileri "katil kız"ın fotograflarına tıklarken sanki cinayet içinde cinayet işleniyor.
Evlenmişler...nı nı nı nımm nı nını nımm (böyle dimi evlilik marşı)
- Mart 31, 2008
- By Ova (Excuse My Reading)
- 0 Comments
Ancelina ve Brad evlenmiş! dedikoduları var gene.
Star magazine diyor ki, aceba yaptılar mı, yapmadılar mı?
Britanyada Şuralarda da yankıları olmuş baksanıza haberin. Hatta bize kadar gelmiş; buyrun.Yalnız çok ilginç, aynen kulaktan kulağa oynar gibi olmuş. Amerikan ve İngiliz gazeteleri hani biz böyle duyduk ama, olmayada bilir derken, hürriyet olmuş bitmiş tavrı ile habercilikte son nokta ekolunu başarı ile taşıyor. olmuştur abi, olmuştur, yani kosskoca amerikan gazeteleri yazdıysa? dimi yahu...
neyse, konudan sapmayalım. Evlenmişler mi?
ay bana da ne oluyosa, bilemiyorum .. sevinirim evlenmelerine, ben onları birbirine dünyanın geri kalan %89 u gibi çok yakıştırıyorum. illa evlenmeli herkes!
Bradangelina mı diyorlardı? ebet. güzel insanlar.
çocuk da evlat ediniyolar. daha nossun be fatma, biz napıyoruz, kendimize zor bakıyoruz.
Aslında bu yazının sonu hazin bir göt oluş hikayesi olacak. Benim göt oluşum diil tabi ki salak, evlendi diye diyenlerin. dikkat edersen ben olabilir dedim...
Tüm sevenler ve evlenmek isteyenler için people magazine den geliyor:
There Was 'No Wedding' For Brad Pitt and Angelina Jolie
Star magazine diyor ki, aceba yaptılar mı, yapmadılar mı?
Britanyada Şuralarda da yankıları olmuş baksanıza haberin. Hatta bize kadar gelmiş; buyrun.Yalnız çok ilginç, aynen kulaktan kulağa oynar gibi olmuş. Amerikan ve İngiliz gazeteleri hani biz böyle duyduk ama, olmayada bilir derken, hürriyet olmuş bitmiş tavrı ile habercilikte son nokta ekolunu başarı ile taşıyor. olmuştur abi, olmuştur, yani kosskoca amerikan gazeteleri yazdıysa? dimi yahu...
neyse, konudan sapmayalım. Evlenmişler mi?
ay bana da ne oluyosa, bilemiyorum .. sevinirim evlenmelerine, ben onları birbirine dünyanın geri kalan %89 u gibi çok yakıştırıyorum. illa evlenmeli herkes!
Bradangelina mı diyorlardı? ebet. güzel insanlar.
çocuk da evlat ediniyolar. daha nossun be fatma, biz napıyoruz, kendimize zor bakıyoruz.
Aslında bu yazının sonu hazin bir göt oluş hikayesi olacak. Benim göt oluşum diil tabi ki salak, evlendi diye diyenlerin. dikkat edersen ben olabilir dedim...
Tüm sevenler ve evlenmek isteyenler için people magazine den geliyor:
There Was 'No Wedding' For Brad Pitt and Angelina Jolie
Yandım anam, gene reglim bugün..
Neden devlet bir el atmıyor buna neden?
Neden biz kadınların bu çok özel günlerinin birincisi, her ay izin günümüz olmuyor. Evden de çalışırız biz. ama bu karın ağrısı, bu bel ağrısı, bu adet sancısı...
Olmuyor!
nereden başlamalı, nasıl örgütlenmeli,
Ne etmeli de izin almalı şu adet günleri için?
İnanın eger erkekler adet görse, her ay en az 3 gün izin olurdu onlara bu sebepten.
Ah kahpe dünya, erkeklere yarıyorsun sadece!
Neden devlet bir el atmıyor buna neden?
Neden biz kadınların bu çok özel günlerinin birincisi, her ay izin günümüz olmuyor. Evden de çalışırız biz. ama bu karın ağrısı, bu bel ağrısı, bu adet sancısı...
Olmuyor!
nereden başlamalı, nasıl örgütlenmeli,
Ne etmeli de izin almalı şu adet günleri için?
İnanın eger erkekler adet görse, her ay en az 3 gün izin olurdu onlara bu sebepten.
Ah kahpe dünya, erkeklere yarıyorsun sadece!
Cien Anos de Soledad - Yüz yıllık Yalnızlık
- Mart 27, 2008
- By Ova (Excuse My Reading)
- 0 Comments
I know my major chat interest is books, maybe you find this boring. But i love reading and really dont understand how people can tolerate life without reading books!
This is one of the best novels i have read.
I made an unsuccesfull attemp to read this when i was 13 ; but i was too young to swallow the story! so i gave it a try again when i found out that people was adoring it...
This is a long, a hard, a magical tale of a family which consist of uncommon people with common and repeated names.
If you like books you must read this one. And i beleive every family has a hidden part of Jose Arcadio!
But beware; This is really an uncommon story-telling style. love it...
This is one of the best novels i have read.
I made an unsuccesfull attemp to read this when i was 13 ; but i was too young to swallow the story! so i gave it a try again when i found out that people was adoring it...
This is a long, a hard, a magical tale of a family which consist of uncommon people with common and repeated names.
If you like books you must read this one. And i beleive every family has a hidden part of Jose Arcadio!
But beware; This is really an uncommon story-telling style. love it...
Britney Spears How i met your mother da
- Mart 21, 2008
- By Ova (Excuse My Reading)
- 0 Comments
Evet efendim Britney Spears hanımefendi How i met your mother dizisine konuk oyuncu olmuş. Dizinin takipçisi olarak pek de hoşuma gitmedi. ama britney S. in mental breakdown ından ve kariyer çuvallamasından sonra ona iyi gelecekse ne ala..
Amman ne Britney miş yahu, tüm dünya kadını konuşuyor, anne annem bile biliyor artık ... aman çocuklarını aldılar, aman uyuşturucu tedavisi gördü, aman parası bitti.. nedir kardeşim bu? yazık insan üzülüyor da kadıncagızın kötü durumlara düştügünü görünce ama BİR İNSANIN ÜSTÜNE BÜTÜN DÜNYA GİDERSE BÖYLE OLUR! yedi mi içti mi, sıçtı mı, bize ne be!
burda bi vidyo vardı sorun yaratıyodu, kavga ettik gitti
Amman ne Britney miş yahu, tüm dünya kadını konuşuyor, anne annem bile biliyor artık ... aman çocuklarını aldılar, aman uyuşturucu tedavisi gördü, aman parası bitti.. nedir kardeşim bu? yazık insan üzülüyor da kadıncagızın kötü durumlara düştügünü görünce ama BİR İNSANIN ÜSTÜNE BÜTÜN DÜNYA GİDERSE BÖYLE OLUR! yedi mi içti mi, sıçtı mı, bize ne be!
bloglar arası gezerken, muzlu pasta nın blogunda çok hoş bişeye rastladım , bende de olsun istedim. vodafone reklamlarında ben olsam ne olurdu? diye yazmış bayan muzlu pasta, evet bu da benim versiyonum:
- aslan kaçmış müdürüm!
+ çaktırma
halbuki ben olsam öyle mi olur?
- aslan kaçmış müdirem!
+ nee nereye kaçmış, kimseyi yedi mi, benim adresi biliyor mu? intikam için mi kaçmış özgürlük için mi! yakalasanıza it herifler! ühühüh!!
- anne ben afrika ya taşınıyorum
+ ay çok uzakk.
ama ben öyle mi derdim, ben ki pimpiriklilerin şahı sayılacak biriyim..
- anne ben afrikaya taşı- (daha cümle bitirmesine bile müsade edemezdim)
+ nee dünyada olmaz! hakkımı helal etmem. uçagın önüne yatarım piste! çocugum ne yer ne içersin yamyamlar var orda sen elalemin yemegi olursun, aaah allahım bu çocuk beni kanser edecek!!! öldürmeye mi niyetin var oglum beni!!
- aslan kaçmış müdürüm!
+ çaktırma
halbuki ben olsam öyle mi olur?
- aslan kaçmış müdirem!
+ nee nereye kaçmış, kimseyi yedi mi, benim adresi biliyor mu? intikam için mi kaçmış özgürlük için mi! yakalasanıza it herifler! ühühüh!!
- anne ben afrika ya taşınıyorum
+ ay çok uzakk.
ama ben öyle mi derdim, ben ki pimpiriklilerin şahı sayılacak biriyim..
- anne ben afrikaya taşı- (daha cümle bitirmesine bile müsade edemezdim)
+ nee dünyada olmaz! hakkımı helal etmem. uçagın önüne yatarım piste! çocugum ne yer ne içersin yamyamlar var orda sen elalemin yemegi olursun, aaah allahım bu çocuk beni kanser edecek!!! öldürmeye mi niyetin var oglum beni!!
Yaşamadan önce okuman gerekenler
- Mart 19, 2008
- By Ova (Excuse My Reading)
- 0 Comments
Evet yanlış duymadın argadaşım.
Ölmeden degil de yaşamadan önce okuman ve izlemen lazım. bunları oku-izle, öyle yaşa e mi?
1- The Fountain: Fazla söze gerek yok. Zaman, ölüm ve aşk. Bu kadar.Her canlı bir gün izlemeli.
2- The Prestige: İnsan ve hırsı üzerine. İnanmak istediklerimizle gerçek olan arasındaki amansız rekabet. Ve bu rekabetin içinde ne denli güçlü olursan ol ne kadar zavallı olacagın hakkında, muhteşem bir film.
3-Gates of anubis : Dehşetengiz kurgu, hele hele zaman yolculugu konusuna ilgi duyarım diyorsanız muhakkak okumalısınız. By tim powers. (adamın galiba başka kitabı yok, kuduruk gibi aradım ama bulamadım.)
4- Tütün Sarı Dünya: Garip bir şekilde çekici, garip biçimde etkileyici, çok ufaktım okudugumda, izi bellegimde bir bıçak izi gibi. okunmalı.
5. Varolmanın dayanılmaz hafifliği: ve, bu günün son tavsiyesi...Bir olmazsa olmaz, her yetişkinin, her aşıgın okuması gerekir sanki!
Aslına bakarsanız, filmi herkes izler. Ama okumadan yaşanmaz!!! Kitap okuyun canım kardeşim, kitap okuyun güzel arkadaşım.
Ölmeden degil de yaşamadan önce okuman ve izlemen lazım. bunları oku-izle, öyle yaşa e mi?
1- The Fountain: Fazla söze gerek yok. Zaman, ölüm ve aşk. Bu kadar.Her canlı bir gün izlemeli.
2- The Prestige: İnsan ve hırsı üzerine. İnanmak istediklerimizle gerçek olan arasındaki amansız rekabet. Ve bu rekabetin içinde ne denli güçlü olursan ol ne kadar zavallı olacagın hakkında, muhteşem bir film.
3-Gates of anubis : Dehşetengiz kurgu, hele hele zaman yolculugu konusuna ilgi duyarım diyorsanız muhakkak okumalısınız. By tim powers. (adamın galiba başka kitabı yok, kuduruk gibi aradım ama bulamadım.)
4- Tütün Sarı Dünya: Garip bir şekilde çekici, garip biçimde etkileyici, çok ufaktım okudugumda, izi bellegimde bir bıçak izi gibi. okunmalı.
5. Varolmanın dayanılmaz hafifliği: ve, bu günün son tavsiyesi...Bir olmazsa olmaz, her yetişkinin, her aşıgın okuması gerekir sanki!
Aslına bakarsanız, filmi herkes izler. Ama okumadan yaşanmaz!!! Kitap okuyun canım kardeşim, kitap okuyun güzel arkadaşım.
Bakınız Bucu nun burda enfes bir yazısı var, gidenlerin cehennemi başlıgı ile.
http://bucu.oguzer.net/?p=64
Beni öyle, öyle çok etkiledi ki o sözü ve yazısı, oturdum bir şiir bile yazdım. Gidenler geriye bir cehennem bırakıyorlar, kalanların yandıgı.
İster öl, ister terket, gidensen eger, cehennemine sahip çık!
http://bucu.oguzer.net/?p=64
Beni öyle, öyle çok etkiledi ki o sözü ve yazısı, oturdum bir şiir bile yazdım. Gidenler geriye bir cehennem bırakıyorlar, kalanların yandıgı.
İster öl, ister terket, gidensen eger, cehennemine sahip çık!
Karar veremeyenlerden de bıktım, kendimden de, kararlarımdan da
- Mart 18, 2008
- By Ova (Excuse My Reading)
- 0 Comments
Korkma !
Artık huzurun kaçmayacak iyi bişey buldum bugun.
Kocandan mı ayrılıcaksın? Öss ye tekrar girmek mi aklındaki? Çocuk dogursam mı diye mi düşünüyosun? Nedir arkadaşım bu kararsızlık? Ne?
aha da al işte sana karar mekanizması. En azından senden iyi. bi daha da karar veremiyorum lanet olsun tripleri ile gelme, dayagı yersin.
Kırmızı topa tıklaman yeterli. Bir de yüksek sesle karar veremedigin seyi söyle, tam olur. Kolay gelsin!
Artık huzurun kaçmayacak iyi bişey buldum bugun.
Kocandan mı ayrılıcaksın? Öss ye tekrar girmek mi aklındaki? Çocuk dogursam mı diye mi düşünüyosun? Nedir arkadaşım bu kararsızlık? Ne?
Decision Maker
aha da al işte sana karar mekanizması. En azından senden iyi. bi daha da karar veremiyorum lanet olsun tripleri ile gelme, dayagı yersin.
Kırmızı topa tıklaman yeterli. Bir de yüksek sesle karar veremedigin seyi söyle, tam olur. Kolay gelsin!
Aldous Huxley in bu kitabını okudunuz mu? "Brave New World".
Okumalısınız bence.
İnsan öyle tuhaf oluyor ki, okudugunda, tercihe zorlanıyor:
mutlu -hep mutlu- fakat kaderi başkalarınca yazılmış olmak mı ,
yoksa tamamen kendi belirledigi şekilde yaşayan fakat mutsuz ve incinmiş olmayı kabullenmek mi?
Düşünsenize, Savaşların, cinayetin tecavüz ve çocuk istismarının olmadıgı bir dünya! Fabrikasyon üretilmeye; değer miydi?
Bizi insan yapan şeylerin sırf iyilik güzellik degil de pislik ve kötülük oldugunu göz ardı edemiyoruz...
Dünya bir gün öyle olur mu, ne dersiniz, birileri ister elbet bunu, bilmem ama ben istemem. Ben herşeyden önce sevgiyi söndüremem. Eşimi, annemi, kardeşimi, babamı, bunları sevmeden tek başıma mutlu olmuşum neyleyim.
Okumalısınız bence.
İnsan öyle tuhaf oluyor ki, okudugunda, tercihe zorlanıyor:
mutlu -hep mutlu- fakat kaderi başkalarınca yazılmış olmak mı ,
yoksa tamamen kendi belirledigi şekilde yaşayan fakat mutsuz ve incinmiş olmayı kabullenmek mi?
Düşünsenize, Savaşların, cinayetin tecavüz ve çocuk istismarının olmadıgı bir dünya! Fabrikasyon üretilmeye; değer miydi?
Bizi insan yapan şeylerin sırf iyilik güzellik degil de pislik ve kötülük oldugunu göz ardı edemiyoruz...
Dünya bir gün öyle olur mu, ne dersiniz, birileri ister elbet bunu, bilmem ama ben istemem. Ben herşeyden önce sevgiyi söndüremem. Eşimi, annemi, kardeşimi, babamı, bunları sevmeden tek başıma mutlu olmuşum neyleyim.
Bir çiftlik alacagım,
bir sürü de kedi
kimi beyaz
kimi tekir, çizgili
köpeklerim de olur elbet
korksam da dişlerinden
beslerim onları tek tek
budur gelen elimden
bu dandik şiiri yazıyorum
çünkü kedisiz kaldım ve üzülüyorum
birgün çiftlik alacagım diyerek
kendimi avutuyorum.
Aslında olanaksız degil, bir gün bir çiftligim ve bir suru hayvanım olacak...
bir sürü de kedi
kimi beyaz
kimi tekir, çizgili
köpeklerim de olur elbet
korksam da dişlerinden
beslerim onları tek tek
budur gelen elimden
bu dandik şiiri yazıyorum
çünkü kedisiz kaldım ve üzülüyorum
birgün çiftlik alacagım diyerek
kendimi avutuyorum.
Aslında olanaksız degil, bir gün bir çiftligim ve bir suru hayvanım olacak...
15 mart 2008, kedimi bıraktıgım gün
- Mart 17, 2008
- By Ova (Excuse My Reading)
- 0 Comments
bomboş ...
hafızam göz yaşlarım dışında bomboş.
mehmetin alerjisi nihayet yendi bizi. kızımızı bıraktık artık. o şimdi çukuraga köyünde, bir çiftligin 9 kedisinden biri.
o artık bir ev kedisi degil.
adını kim söyleyecek , kime bakacak?
oracle ' ım... mutlu ol emi, senin için elimden gelen herseyi yaptım ama olmadı kızım...
olmadı, olmadı işte.
şimdi seni en mutlu olacagını düşündügüm yere verdim, baglara, bahcelere, o küçük kuşları ve fareleri artık camdan görüp mehlemeden peşine düşebilecegin yere kızım.
mamanı verecekler, ve kendi cinsinden arkadaslarınla olacaksın bütün gün, mehmetle beni evde yalnız basına beklemek yerine.
Hep mutlu ol emi bebegim, Allah korusun hep seni.
hem gelip görmeme de izin var nasıl olsa, yine görecegim seni...
hafızam göz yaşlarım dışında bomboş.
mehmetin alerjisi nihayet yendi bizi. kızımızı bıraktık artık. o şimdi çukuraga köyünde, bir çiftligin 9 kedisinden biri.
o artık bir ev kedisi degil.
adını kim söyleyecek , kime bakacak?
oracle ' ım... mutlu ol emi, senin için elimden gelen herseyi yaptım ama olmadı kızım...
olmadı, olmadı işte.
şimdi seni en mutlu olacagını düşündügüm yere verdim, baglara, bahcelere, o küçük kuşları ve fareleri artık camdan görüp mehlemeden peşine düşebilecegin yere kızım.
mamanı verecekler, ve kendi cinsinden arkadaslarınla olacaksın bütün gün, mehmetle beni evde yalnız basına beklemek yerine.
Hep mutlu ol emi bebegim, Allah korusun hep seni.
hem gelip görmeme de izin var nasıl olsa, yine görecegim seni...
Oracle 9.2 de archive logları enable etmek çok basit !
Ama öncelikle bence, bir kontrol edelim bakalım archive logging gerçekten kapalı mı? Aslında kurulum sonrası bakıyorsanız archive logging on degildir. Fakat kontrol komutunu da ögrenmek açısından yine de yazalım:
Sys user ı ile baglanıp archive log list der isek :
SQL> archive log list;
Database log mode No Archive Mode
Automatic archival Disabled
Archive destination /sun2int3/app/oracle/product/9.2.0.1.0/dbs/arch
Oldest online log sequence 0
Current log sequence 1
Görüldügü gibi bize o anki durumu listeler. Archivelerin hangi directory e alınacagını da buradan görebiliyoruz. ORACLE_HOME altındaki dbs dizini archivelerin alındıgı default yerdir.
Şimdi, archive logging i açalım.
Öncelikle database iniz açıksa shutdown immediate ile kapatın çünkü onu mount state inde açmamız gerekiyor..
simdi, db kapatılmış şekilde iken sqlplus da
SQL> startup mount
ORACLE instance started.
Total System Global Area 320308312 bytes
Fixed Size 730200 bytes
Variable Size 285212672 bytes
Database Buffers 33554432 bytes
Redo Buffers 811008 bytes
Database mounted.
Database i mount ettikten sonra aşagıdaki komut ile, archive logging enable edilir!
SQL> alter database ARCHIVELOG;
Database altered.
Ama öncelikle bence, bir kontrol edelim bakalım archive logging gerçekten kapalı mı? Aslında kurulum sonrası bakıyorsanız archive logging on degildir. Fakat kontrol komutunu da ögrenmek açısından yine de yazalım:
Sys user ı ile baglanıp archive log list der isek :
SQL> archive log list;
Database log mode No Archive Mode
Automatic archival Disabled
Archive destination /sun2int3/app/oracle/product/9.2.0.1.0/dbs/arch
Oldest online log sequence 0
Current log sequence 1
Görüldügü gibi bize o anki durumu listeler. Archivelerin hangi directory e alınacagını da buradan görebiliyoruz. ORACLE_HOME altındaki dbs dizini archivelerin alındıgı default yerdir.
Şimdi, archive logging i açalım.
Öncelikle database iniz açıksa shutdown immediate ile kapatın çünkü onu mount state inde açmamız gerekiyor..
simdi, db kapatılmış şekilde iken sqlplus da
SQL> startup mount
ORACLE instance started.
Total System Global Area 320308312 bytes
Fixed Size 730200 bytes
Variable Size 285212672 bytes
Database Buffers 33554432 bytes
Redo Buffers 811008 bytes
Database mounted.
Database i mount ettikten sonra aşagıdaki komut ile, archive logging enable edilir!
SQL> alter database ARCHIVELOG;
Database altered.
Beni Sevdigini Söyle, Çok ihtiyacım var
- Mart 11, 2008
- By Ova (Excuse My Reading)
- 0 Comments
Benim hep bişeylere ihtiyacım vardır.
Kendimi bildim bileli.
Gözümü açtım açalı. Hep ihtiyac!
Önce annemin sol memesini istemedim. Çünkü sağdakine ihtiyacım vardı!
Daha dogdugumda belliydi ne derece ihtiyaç sahibi olacagım.
Ben, ihtiyaç.
Şimdi de hayatımın en büyük ihtiyacından duymak istiyorum sık sık, sevgi sözcüklerini. bazen gece uyurken mırıldanıyor, mırıl mırıl ve sabah tatlı bir rüya gibi hatırlamak öyle değişilmez bir mutluluk oluyor ki.
İhtiyacım var!
Kendimi bildim bileli.
Gözümü açtım açalı. Hep ihtiyac!
Önce annemin sol memesini istemedim. Çünkü sağdakine ihtiyacım vardı!
Daha dogdugumda belliydi ne derece ihtiyaç sahibi olacagım.
Ben, ihtiyaç.
Şimdi de hayatımın en büyük ihtiyacından duymak istiyorum sık sık, sevgi sözcüklerini. bazen gece uyurken mırıldanıyor, mırıl mırıl ve sabah tatlı bir rüya gibi hatırlamak öyle değişilmez bir mutluluk oluyor ki.
İhtiyacım var!
Bizim milletin bir huyu var, tam anlamı ile Bela bir huy. herşey şappadanak olsun istiyor herkes. Herrrşey, istisnasız. Bi dur halbuki, bi düşün öyle hareket et, bişeyi de baştan savma yapma.
Çözümsüz degil ki hiçbir şey, alelacele, yangından mal kaçırır gibi kusurların üstünü örtelim?
Gerek iş yerinde, gerek sokakta bazen bagıra bagıra ağlamak istiyorum bu huy yüzünden. Ben mi çok takıntılıyım, bir sorun tam çözülmeden asla kendimi garantide hissedemem.
Günü kurtaran kahraman, sen git önce sökük çorabını dik. Ben hayat kurtaranlarla arkadaşlık ederim.
Bu baştan savma çözümlere bilişim sektöründen taşımacılıga kadar her yerde rastlamak mümkün.
Yeter ki işin aslını anlayacak biri çıkmasın, ört üstünü ve tüy.
" ben müdür olsam sıra dayagına çekerim"
Çözümsüz degil ki hiçbir şey, alelacele, yangından mal kaçırır gibi kusurların üstünü örtelim?
Gerek iş yerinde, gerek sokakta bazen bagıra bagıra ağlamak istiyorum bu huy yüzünden. Ben mi çok takıntılıyım, bir sorun tam çözülmeden asla kendimi garantide hissedemem.
Günü kurtaran kahraman, sen git önce sökük çorabını dik. Ben hayat kurtaranlarla arkadaşlık ederim.
Bu baştan savma çözümlere bilişim sektöründen taşımacılıga kadar her yerde rastlamak mümkün.
Yeter ki işin aslını anlayacak biri çıkmasın, ört üstünü ve tüy.
" ben müdür olsam sıra dayagına çekerim"
Ellerimizden tutup silkeliyor önce bir, sonra kıç üstü düşüyoruz aşağıya.
Bir yerlere götürüp bırakıyor bizi dans adımlarıyla
Ama gitmek istedigimiz yere mi?
Yoksa sorumsuz adımları ile kafasının estigi yere mi?
Bir yerlere götürüp bırakıyor bizi dans adımlarıyla
Ama gitmek istedigimiz yere mi?
Yoksa sorumsuz adımları ile kafasının estigi yere mi?
Dördüncü sezonun altıncı bölümü ile Lost
- Mart 09, 2008
- By Ova (Excuse My Reading)
- 0 Comments
Ah lost, ömrümü bitirdin. Her hafta cuma işten gelince izlemessem hayatım duruyor sanki. İzlyoruz da ne oluyor, yeni sorular; yeni sorular, basit yanıtlar.
2010 a kadar bu işlerin aslını ögrenmek bize nasip olmayacak.
Ama bu the other woman bölümünde bişeyler gözümüze sokuldu ahali.
Benjamin Linus kötüdür! ahanda bu kadar basit! cuma günü ne oldugu belli degil, iyi mi kötü mü anlayamadık demiştim ama artık vakıf oldum buna. Kötüsün! it herif.
2010 a kadar bu işlerin aslını ögrenmek bize nasip olmayacak.
Ama bu the other woman bölümünde bişeyler gözümüze sokuldu ahali.
Benjamin Linus kötüdür! ahanda bu kadar basit! cuma günü ne oldugu belli degil, iyi mi kötü mü anlayamadık demiştim ama artık vakıf oldum buna. Kötüsün! it herif.
Benjamin Linus, Baba adı Roger, ana adı Emily. Kendisine ne iyi diyebildik ne kötü. Adamın alignment i hakkında en ufak bir fikir sahibi olan var mı?
Bu adamın gemideki ajanı kim? Sezon 4 ün en son yani 5. bölümünden sonra, bu soruyu soruyoruz, bunu merak ediyoruz. Bu sabah yayınlanan 6. bölümü şu an işyerinde oldugum için henuz izlemedim. Ama ben de şu ajanın Micheal oldugunu düşünenlerdenim.
Bence bu dizinin en önemli adamlarından biri bu benjamin. Locke dan daha önemli çünkü John Locke, itaatkar bir kul rolunde sadece. Henuz aydınlanmış değil. Sadece adaya inancı tam, ada ne derse yapacak. Fakat Benjamin'in bazı kuralları kendisinin koyduguna inanıyorum. John Locke in psikolojisi ile öyle güzel oynuyor ki. 3 cümle ediveriyor, John Locke kalakalıyor.
Bu kadar yetenekli bir ikna ustası Ben, acaba kötülüğe mi hizmet ediyor yoksa iyiliğe mi?
Gerçi cinayetlerle de iyiliğe ne kadar hizmet edilir bilinmez...
Bu soruyu 2010 a yani lost bitene dek öğrenemeyeceğiz gibi geliyor, Benjamin in tüm sırları en son bölüme kadar muamma olacak sanki...
Bu adamın gemideki ajanı kim? Sezon 4 ün en son yani 5. bölümünden sonra, bu soruyu soruyoruz, bunu merak ediyoruz. Bu sabah yayınlanan 6. bölümü şu an işyerinde oldugum için henuz izlemedim. Ama ben de şu ajanın Micheal oldugunu düşünenlerdenim.
Bence bu dizinin en önemli adamlarından biri bu benjamin. Locke dan daha önemli çünkü John Locke, itaatkar bir kul rolunde sadece. Henuz aydınlanmış değil. Sadece adaya inancı tam, ada ne derse yapacak. Fakat Benjamin'in bazı kuralları kendisinin koyduguna inanıyorum. John Locke in psikolojisi ile öyle güzel oynuyor ki. 3 cümle ediveriyor, John Locke kalakalıyor.
Bu kadar yetenekli bir ikna ustası Ben, acaba kötülüğe mi hizmet ediyor yoksa iyiliğe mi?
Gerçi cinayetlerle de iyiliğe ne kadar hizmet edilir bilinmez...
Bu soruyu 2010 a yani lost bitene dek öğrenemeyeceğiz gibi geliyor, Benjamin in tüm sırları en son bölüme kadar muamma olacak sanki...
Kendime günlerdir bu soruyu soruyorum,
yanıtı bazen suskunluk, bazen çığ gibi üstüme düşen kelimeler, bazen de gözyaşı.
Yaşam bir bahçe, evet, bunu dün yanıma gelen bir adam dedi bana, arada bir durup bir çiçeği koklamak gerek, bir kelebegi izlemek...
Yaşam geçiyor, kararsızlıklarla, baskılarla,
o baskıların en büyügünün altındayım. ve yol ayrımında, evet, yol ayrımında, ölümüne kararsızım.
yanıtı bazen suskunluk, bazen çığ gibi üstüme düşen kelimeler, bazen de gözyaşı.
Yaşam bir bahçe, evet, bunu dün yanıma gelen bir adam dedi bana, arada bir durup bir çiçeği koklamak gerek, bir kelebegi izlemek...
Yaşam geçiyor, kararsızlıklarla, baskılarla,
o baskıların en büyügünün altındayım. ve yol ayrımında, evet, yol ayrımında, ölümüne kararsızım.
Aşk bu hayatta sanırım sahip olduguma en çok sevindigim şey.
Bir ikincisi de sağlıktır eminim, ama şu anda sağlığımı bile yitirsem, ölümden sonra bir yerde mehmetin bir nefes kadar uzağımda olacağına inanıyorum.
Küçük bir kızken, aşk filmlerini izler ve bir gün ben de öylesine büyük ve hiç bitmeyecek bir aşk yaşamak isterdim. Melodram! Tutku! işte istedigim buydu, ömür boyu sürecek bir aşk.
Hiçbir zaman daha azı degil...
Ağustos 2000 den beri, aşığım, hiç bitmedi, tökezlemedi, terketmedi beni aşk. O benim elimden tuttukça ben de ona sımsıkı sarıldım. Onunla büyüdüm, onunla gözüm açıldı.
Heyecan neymiş o öğretti bana.
Sıkıntılı her anımda ona tutundum. Kimisi için bir bagımlılık, benim için özgürlük.
Sevgilimin, kocamın, biricik hayat arkadaşımın bana katılması ile yepyeni bir insan oldum ben. O da öyle tabi ki. yanlışlarla, dogrularla, isteklerle ve birlikte olmaya olan inancımızla yuvarlandık bunca zaman...
Bir ikincisi de sağlıktır eminim, ama şu anda sağlığımı bile yitirsem, ölümden sonra bir yerde mehmetin bir nefes kadar uzağımda olacağına inanıyorum.
Küçük bir kızken, aşk filmlerini izler ve bir gün ben de öylesine büyük ve hiç bitmeyecek bir aşk yaşamak isterdim. Melodram! Tutku! işte istedigim buydu, ömür boyu sürecek bir aşk.
Hiçbir zaman daha azı degil...
Ağustos 2000 den beri, aşığım, hiç bitmedi, tökezlemedi, terketmedi beni aşk. O benim elimden tuttukça ben de ona sımsıkı sarıldım. Onunla büyüdüm, onunla gözüm açıldı.
Heyecan neymiş o öğretti bana.
Sıkıntılı her anımda ona tutundum. Kimisi için bir bagımlılık, benim için özgürlük.
Sevgilimin, kocamın, biricik hayat arkadaşımın bana katılması ile yepyeni bir insan oldum ben. O da öyle tabi ki. yanlışlarla, dogrularla, isteklerle ve birlikte olmaya olan inancımızla yuvarlandık bunca zaman...
İlk şiirimi ilkokul üç te yazdım.
Batı Dershanesinin dergisine basmışlardı da ne sevinmiştim.
Kuşları kafese koymasınlar ve haydi kır zincirlerini dünya
Benim yazdıgım ilk şiirler.
Sonra büyümeye başladım.
Gögüslerim çıktıkça ben üzüldüm. Vucudum büyüdükçe ben küçülmek istedim. Ama olmadı, büyüdüm, yaşlandım, yaşadım.
Aslında Peter Pan'ın içinde bir yerde büyümeye/yaşamaya duyduğu özlemi ben de büyümemeye ve zamanın içinde durabilmeye duyuyorum.
Büyümek ne kazandırdı ki bana, yıllar geçti, şiirler yazdım. Üzüldüm, yoruldum, şiir yazdım. Bazen bir duvarın dibinden bahsettim, bazen karanlıgın oydugu bir çukurdan. Çogunlukla karamsar, yüzünü sana göstermeyen bir zevkim var şiirde.
Ben, kendimle başbaşa kalabildigim zaman, en fazla kendime söylemeye cesaret edebileceklerimi yazıyorum.
Batı Dershanesinin dergisine basmışlardı da ne sevinmiştim.
Kuşları kafese koymasınlar ve haydi kır zincirlerini dünya
Benim yazdıgım ilk şiirler.
Sonra büyümeye başladım.
Gögüslerim çıktıkça ben üzüldüm. Vucudum büyüdükçe ben küçülmek istedim. Ama olmadı, büyüdüm, yaşlandım, yaşadım.
Aslında Peter Pan'ın içinde bir yerde büyümeye/yaşamaya duyduğu özlemi ben de büyümemeye ve zamanın içinde durabilmeye duyuyorum.
Büyümek ne kazandırdı ki bana, yıllar geçti, şiirler yazdım. Üzüldüm, yoruldum, şiir yazdım. Bazen bir duvarın dibinden bahsettim, bazen karanlıgın oydugu bir çukurdan. Çogunlukla karamsar, yüzünü sana göstermeyen bir zevkim var şiirde.
Ben, kendimle başbaşa kalabildigim zaman, en fazla kendime söylemeye cesaret edebileceklerimi yazıyorum.