Yaygaracı kadınlar 2 ye ayrılır. birisi otçul, diğeri etçil.
Otçulların zararı nispeten daha azdır, bunlar geviş getirir gibi dedikodu ederler, bi bakarsınız sizin hakkınızda tee dıdının dıdısına abartılmış şeyler anlatmışlar, şaşar kalırsınız. başka bişey olmaz. Aman kendilerine bişey dendi mi, mıymıymıy yana yakıla ortalıga düşerler ona anlatırlar, buna anlatırlar, ta ki dinleyen birileri kalmayana kadar. sonra yeni ufuklara yelken açar, sızlanacakları yeni insanlar avlarlar.
ama etçilleri gördüm mü yabancı hayvan görmüş kedi sırtı kılına dönüyorum, böyle huzursuz ve dik durma ihtiyacına giriyorum.
Ha, çünkü onlar var ya onlar, insanın gözünün içine bakıp da bir kere sessiz gördüler mi, artık binerler tepenize.
birşeyler yaptırma, birşeyler için kullanma niyetleri vardır, dedikodu da çok yaparlar ve kötüdür dedikoduları. cidden olabilecek en haris şekilde anlatırlar bildiklerini, öyle ki ürkütürler insanı. Kişi default olarak "ulan ben buna hiçbişeyimi söylememeliyim, gider başkasına anlatır" diye düşünüverir.
Bu etçil yaygaracılardan sakının, iyi niyetli insanların başını derde sokma kabiliyetleri kusursuzdur. Kendileri yapmadıgı şeyleri size yaptırmak isteyebilirler. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım herkes dedikodu eder, meraklıyız, Allah böyle yaratmış?
Ama etçil dedikoduculardan olmamalı insan ya. o kadar da uzun boylu değil. sırf iki dedikodu öğrenip yayacağım diye dünyanın kepazeliğini göğüslemek mantıklı iş mi Allah aşkına?
1 yorum
Simone de Beauvoir'den beri gittikçe kültleşen trend; erkek özellikleri gösteren kadın meselesi. Bu özelliklerden biri de kadınlardan illalah etmek. Ne kadar da çok görmeye başladım kadınlardan illallah eden kadınları. Özgünlük istiyorum artık. 'Kadınlardan illallah etmiş kadınlardan' illallah etmiş bir kadın görürsem bisikletimi ona vermeye razıyım.
YanıtlaSilen derin düşüncelerini dök bebeğim