Domuz gribi ortalıgı silip süpürücek ve sanırım ben bilgisayar başında yok veritabanıydı yok backup prosedürüydü diyerek ölüp gidicem. (masanın altında da tez için okudugum makaleler...)
tezimsi bitirme projesinde bombok bir durumdayım.. 4 ayım kaldı, ki hoca temmuzda bitir diyo yani, ama daha bi bok yok ortada. adına da tez dedigime bakmayın bitirme projesi. bi arkadaş dedi ki tamamını copy paste yapmış ama google translate ile önce ing. alm. çevirmiş, sonra yine ingilizceye. öyle olunca değişiyomuş cümleler. iyi de ben de denedim ama o cümleler fazlaca değişiyo valla, saçmasapan oluyo.. bakalım nolcak. tezsiz yüksek lisans a tez koyan mallara lanet olsun yaa.. işin bok kısmı oturup yazmak degil, makaleleri okur okur anladıgımı özet yazarım ben kendi cümlelerimle dert degil yani.. işin acı çektiren tarafı uygulama kısmı. yani anket. bu kısmını ücret karşılıgı yaptırmaktan baska carem yok sanırım. kastettigim anket dizaynı, ve verilerin yorumlanması. yoksa anketi kişilere ben uygulaayacagım, kişilerim hazır. öylesine hazırlar ki..anlatamam!!
neyse, şaka bi yana, cidden istatistikten anlıyosanız veya böyle anlayan güvenilir tanıdıgınız varsa iletişime geçelim, hiç durmayın..mymerope@hotmail.com
Ayy.. nasıl gıcık oluyorum, böyle elinin ucuyla fifi el sıkışması yapanlara! Ah güzel kardeşim, sana öğretmediler mi, el sıkışmak senin hakkında edindigim ilk bilgilerden biri. böyle fifindirik bir biçimde mıymıy el sıkarsan senin kıytırıgın teki oldugunu düşünmeyecek miyiz? hadi şimdi diyeceksiniz ki, yok belki titizdir de şöyledir böyledir. evet bir gerçek varmış böyle anlatıyolardı geçen hafta ofiste, el sıkıştıgımız insanların üçte biri burnunu karıştırıyomuş pipisini avuçluyomuş bilmemne.. iyi de gider yıkarsın elini canım günlük hayat bu. hiç el sıkışma daha iyi. ne o öyle miymiyk elinin ucuyla "merhaba memnun oldum tanıştıgımıza" demek... evet gerçekten çok da inandırıcı oluor öyle el ucuyla gıygıy yapınca, cidden karşındaki diyor ki valla hakikatten çok memnun olmuş. üniversitede insan kaynakları diye bir seçmeli ders almıştım, ordaki kadın hocamız der dururdu el sıkışmak çok önemli, böyle karşıdakinin elini çok sıkmadan, ama kavrayarak ve enerjinizi hissettirecek dostane biçimde sıkışın diye.. O zaman aman demiştim, ne olcak alt tarafı bi el sıkışma amma abartıyo şu ik cilar, ama yok anacım, haklılarmış,
1- mıymıy el ucu sıkışıcılarına 2- allah ne verdiyse kavrayıcılarına 3- ölü balık gibi elini hissizce size uzatanlara
dakka bir gol bir uyuz oluyorum..tanışır tanışmaz hem de, ne hoş değil mi?
Çok fazla tv izlemiyorum bi yaprak dökümüne "bakarım", evet son haftalarda kendimi tren izleyen öküz gibi hissettigimden izlerim degil de bakarım diyorum, uzatacagız diye rezil ettiler güzelim diziyi..
hey Allah yareppim, açtım televizyonu az önce, reklamlar açıktı bi yandan da ıvırla zıvırla ugrasırken kulagıma bişey çalındı, "yatakta son teknolojinin bilmemnesi bellonadan yenii...."oha yani ne demek kardesim yatakta son teknoloji.. "osmaan bak bu kukuyu mellonadan aldım son teknoloji" gibi bişey mi?
kardeşim yatagın teknolojisi olsa kaç yazar iyice saçmaladınız valla ya. yumışak olsun yeter. geçen senelerde de yanlış hatırlamıyorsam alev almayan yatak diye bişey çıkarmışlardı. tabi milletçek öyle cayır cayır sevişiyoruz ki her eve lazım. bırak allasen.. mal mıyız, mal mısınız, çözemiyorum...
Mutlu değilsin işte böyle, mutlu musun? Sürekli kendini saklayarak, olmadığın gibi davranarak, hep mutluluk sinyalleri yayarak nereye kadar yaşayacaksın bu hayatı? Kendini rahatlatmak için kazanmadıgın, sadece sana verilmiş şansları donanıp insanları küçümsemek seni nereye kadar doyuracak? Ben bunları yapıyorum diyerek starbucks a gidersin bakkala gider gibi, corcuk(george hogg) giyersin, ortalıga para saçarsın ama gidip bir allahın kuluna yardım etmezsin, çok kaliteli öyle mi olunuyor be kadın... sana bakıyorum,senin gibi diğerlerine, neden yaşadığınızı bile bilmiyor gibisiniz, yaşamınız bu akşam kime ne hava atacagından ibaret! tabi sana hava atılmasının altında kalmanın verdigi huzursuzluk da haftasonuna hediye.. güzelsin, şanslısın, iyisin, ama neden böylesin? körlügüne çare var, aç artık gözünü be kadın.
Ta ögrenciyken korsan bir film tezgahından, "A tale of two sisters" ismiyle almıştım bu filmi, beni o kadar etkiledi ki, öyle derinden. Kız kardeşimle, ki hiç bir şeye ağlamaz kendisi, bu filmi izledigimizde gözlerimiz pinpon topu gibi şişmişti.
Çok acıklı...Uzak doğulular korku filmlerinin içine acılı hikayeler gömmüyorlar mı, izlerken hem nefret ediyorum hem de bayılıyorum.
Bu filmden daha güzel bir de Dark Water vardır bak.. o da inanılmaz vurucudur.
Onun amerikano versiyonunu çektilerdi...Şimdi de bunu "Uninvited" adı ile çekmişler. Yok izlemedim, ama bence olmamıştır, çekik gözlü kardeşlerimizin vucut dilleri ve her birini birbirine çok benzettigimiz ugursuz anlamları çok iyi taşıyan yüzleri ile yarışamaz hollywood...
Kalpten seviyorum oracle'ı bak , cidden seviyorum ulen.. iyi ki de almış sun'ı, begendim aferim.
bi de bana iş verin?!!! (hayalim oracle da çalışmak...)
neyse hayaller bi yana, oracle kendisi üretmek yerine satın almaya devam ediyor.. daha önce bpel i de satın almıştı degil mi? ve bea weblogic i de sanırım.. ve daha adını hatırlayamadıgım bir sürü küçük firma. obur bir yamyam gibi şu oracle.
ama seviyoruz kendisini, neden çünkü verdiginiz paranın karşılıgını alıyorsunuz, servis anlaşmaları insanın hayatını kolaylaştırıyor. solaris üzerindeki veritabanlarımız için hayırlı olsun bu satın alma.. :p
Ben the tales of beedle the bard ı yky den alalı 2 ay oldu. yazmak için bunca geç kalmış olman neden diyeceksiniz, ama cidden benim için çok zor oldu harry potter defterinin bittigini kapandıgını kabullenmek. ben ona çocuklugum gibi tutunmuştum ya. bitişi 27 yaşıma denk geldigi için mi böyle oldu acaba? hani iddia ettikleri gibi bir 27 yaş bunalımı var da, ben de onu mu yaşadım ki? bilmiyorum.. tek bildiğim, the tales of beedle the bard 'ı elime aldıgımda, yky de, ağldıgımdır. Eve getirdim, kitap durdu öyle masanın üzerinde, sonra aldım çantama koydum ve o çantayı kullanmadım günlerce. okumak istiyordum.. bi yandan da okumak istemiyordum.. ve nihayetinde okudum, ağladım da, harry potter bitmesin istedigim için kendi salaklıgıma mı agladım, yoksa cidden artık 28 yasında koskoca insan olduguma mı, büyüdügüme mi, cocuk olmamak gerekmesine mi... allah bilmek.. ama sevgili okuyucu, ben kendimi hiç özgür hissetmiyorum artık, bunlardan - harry potter mesela- zevk aldıgını yüksek sesle söylemenin garipsendigini farkettigimden beri, özgür hissedemiyorum.
Yaygaracı kadınlar 2 ye ayrılır. birisi otçul, diğeri etçil.
Otçulların zararı nispeten daha azdır, bunlar geviş getirir gibi dedikodu ederler, bi bakarsınız sizin hakkınızda tee dıdının dıdısına abartılmış şeyler anlatmışlar, şaşar kalırsınız. başka bişey olmaz. Aman kendilerine bişey dendi mi, mıymıymıy yana yakıla ortalıga düşerler ona anlatırlar, buna anlatırlar, ta ki dinleyen birileri kalmayana kadar. sonra yeni ufuklara yelken açar, sızlanacakları yeni insanlar avlarlar.
ama etçilleri gördüm mü yabancı hayvan görmüş kedi sırtı kılına dönüyorum, böyle huzursuz ve dik durma ihtiyacına giriyorum.
Ha, çünkü onlar var ya onlar, insanın gözünün içine bakıp da bir kere sessiz gördüler mi, artık binerler tepenize.
birşeyler yaptırma, birşeyler için kullanma niyetleri vardır, dedikodu da çok yaparlar ve kötüdür dedikoduları. cidden olabilecek en haris şekilde anlatırlar bildiklerini, öyle ki ürkütürler insanı. Kişi default olarak "ulan ben buna hiçbişeyimi söylememeliyim, gider başkasına anlatır" diye düşünüverir.
Bu etçil yaygaracılardan sakının, iyi niyetli insanların başını derde sokma kabiliyetleri kusursuzdur. Kendileri yapmadıgı şeyleri size yaptırmak isteyebilirler. Şimdi eğri oturup doğru konuşalım herkes dedikodu eder, meraklıyız, Allah böyle yaratmış?
Ama etçil dedikoduculardan olmamalı insan ya. o kadar da uzun boylu değil. sırf iki dedikodu öğrenip yayacağım diye dünyanın kepazeliğini göğüslemek mantıklı iş mi Allah aşkına?
cennetteki yüce babamız, bu stephenie meyer ın yazdıgı kitap serisi nasıl boktan bir finalle bitmiştir öyle?
renesme nedir ya? nerde kaldı bella edward aşkı, sıçık jacop niye bunların yanında sürekli fino köpeği gibi, bella neden böylesine immune? herşey nasıl böylesine kolayca çözülüyor, ne biçim bir dandiklik böyle?
neden lily potter dan bu derece arak bir "shield" muhabbeti yaptın be ablacım.. iyiydi vejeteryan vampirler, tek zihinli sürü kurtadamlar..
rosalie ile bella nın arası da iyi olmayıvereydi, o çocuk da ölü doğaydı, bok vardı sanki görülmemiş mahluk haline getirmek.
bokum gibi bir kitaptı kısaca. nasıl bestseller olmuş anlamak mümkün değil ki. tamam ilk iki kitap çok sürükleyiciydi, güzeldi ama üç ve dördün boktanlıgı insanı vaşak kıvamına getiriyor seriye karşı.
tabi sırf robert pattinson un genç kızlarımızın zihnine bulaşıcı hastalık gibi yayılan gül yüzü hatrına daha da popüler olacaktır bu kitaplar.
oh robby, oh jesus, oh bella, oh my god. stephenie götürdün paraları allahsız.
benim o..akşam uykudan uyanıp heathrow a gitmek için önce piccadilly den geçtik. elimde onca çanta, bir de yeni regl olmuş olmanın iğrenc hissi ile tam piccadilly nin göbeginde midemde ne varsa örrgh diye çıkarttım. içkiyi fazla kaçıran ayyaşlar gibi hem de, böyle ayaktan aşağıya foş diye kustum resmen.
mehmet alay ediyor sabahtan beri, temmuzda gittiginde oxford circus a da sıçarsın tam olur diye..
millet yurt dışına gider gezer tozar eğlenir ben meydanlara kusarım..
işte böyle rezil bi insanım..
Geldik geleli britanyaya ayagı yanmış tazı gibi geziyoruz öyle ki geceleri komaya giriyorum resmen.
Ufak ufak resimlerle enstanteneler paylaşayım isterim..
Ama burdaki hayvanat kadar hiçbiryerde insandan kaçmayanını görmedim...Aboo güvercinler bize çarpmasın diye başımızı otobüslere çarpacagız neredeyse..
Burası regents park ve ördekler ortalıkta fink atıyor. türkiyede olsa kesilip yenmişti bunlar, ama burda gayet özgürce geziyorlar. Burası da kensington gardens, yanımıza sincap geldi, hatta bizzat bacagıma tırmandı. Sonra indi ve mehmet onu besledi, fotoda görüldügü gibi.
Heryerde bu çiçekli ağaçlardan var.. burası kentish town mesela.
Bu conconları da gördük..Yazık adamlar yürümeye başlamadan evvel bile zattırı zutturu garip garip hareketler yapıyolar. tuvalete nasıl gidiyolar düşünmek istemedimdogrusu..
şimdilik otelin dandik interneti ile bu kadar..
sonra eve dönünce gene yüklerim :)
hani fırat "allahım nolur bıdbıdı dinimiz amin" diye dua ediyor ya; ben onun kadarını bile yapamıyorum. Sabah serviste dua ediyorum kafamdan fatihayı okuyorum zaten bildigim 2-3 duadan biri, onun da sonunda sonunda leddalin diyor ya o dalini beynimin içinde ibrahim tatlıses daaaaaaliiinnn diye böyle nameli nameli okuyor, manyak mıyım neyim bilmiyorum.
bir hafta kadar ortalıklarda olmayabilirim, yarın londraya gidiyoruz otelde internet var ama blog yazabilir miyim bilmiyorum, mehmet yanımdayken oturup blog yazmak çok anlamsız gelir çünkü muhtemelen :)
Bugun gene takdire şayan bir hıyarlık yaptım. Adamın biri geldi, toplantı öncesi kartvizit verdi yavrucak. Ben de aldım önüme koydum, ama tabi zaman geçtikçe ve sıkıldıkça, farkında olmadan alıp k.viziti katlamaya ve yolmaya başladım..bunu yaparken de adamın gözününiçine bakıyorum tabi ama kafa başka yerde ..
Bazen düşünüyorum da, turşu yapsalar benden, daha faydalı olurdum vatana millete.Adamcagız da gücenik biçimde baktı paramparça ettiğim kartvizite. bi bana baktı bi elimdeki pinçikledigim kartına.. tey dedim kendime, şimdi kartvizit adamın kimlik kartı gibi bişey ya, acaba ben adama "zikerim ulan senin business ini de analystligini de, yıkıl git karsımdan" mı demiş oldum?
amerikan sapıgındaki o meshur kartvizit sidik yarışı geldi de aklıma şimdi, uu beybi, benimki seninkini döver mesajı da almış olabilir.
ilk üç kitabını da bir haftada okudum, serviste gidip gelirken (yolda 2.5 saatim geçiyor hergün) ve en son dün gece artık bitsin diyerek 3e kadar okudum eclipse'i. .
piii..vampir olucan, iyi kalpli olucan, adonis gibi olucan, bide gidip sana da aşıgım ona da`:jacop` diyecek kadar dangoloz bir karıya aşık olucan.. breh breh.
bu seriyi harry potter la karşılaştıranlara fena bozuluyorum. twilight saga harlequin aşk serisinin vampikli kurtadamlı olanı bence. yani yaratıcılık/hayalgücü seviyesi h.potter ile mukayese bile edilemez! edenin agzını bürerim, emücügünü sıkarım. şimdi gelelim twilight in bende yarattıgı gıcıklık etkisine..
güzelim stephanie`meyer`, kuzum sen evli misin barklı mısın bilmiyorum ama belli ki, romanı bella nın agzından anlattıgına göre, kendini onla özdeşleştirmişsin ve arzulanan kadın olma istegini onunla tatmin ediyorsun bence!
hem vampir hem kurtadam bellaya aşık yok ya.. var mı öyle bişey ya? benim sevgilim uyku tulumunun içinde elin izbandutuylan duvarla sıva gibi olucak ben de geçip karşılarına "koçum bak sana vur dedik öldürdün bari fantaaazi kurma" diye oturucam. ben öyle vampirin ümügünü sıkar basımın ucuna çalar saat diye korum be.. edward adam mısın ulen diyesim geldi, sen taş gibi vampir karıları bırak sen ortalarda görünmeyince bir kurt adama pidirdeyen elin sakar şakiresine tutul. bir de tutulmakla kalma onun bütün mallıklarına ortak ol..
yok yani, ilk iki kitap gayet güzel okunabilir gitmişken üçüncü kitapta sıçmıştır bence bu seri. bir kadına hem vampir hem kurtadam aşık oluyor, ikisi de ölesiye anlayışlı, "hersey bella için". ben esme nin yerinde olsam bella'nın götüne dinamit doldurup patlatırdım dogrusu. benim taş gibi oglumu elin kurduyla köpegi ile aldatıcak yok ya.. bi de geçicek karşımıza onu da seviyorum bunu da diyecek! ulen millet bir tanesini bulamaz sen iki taneyi bulmuş ve de bunuyorsun demezler mi adama isabella swan?
bir de evlenmeden sevişmeme meselesinde edward a aferin koçum diyesim geldi, bella da cidden dangalak, sen 100 yıldır uyuyan kuşu uyandırmaya çalış sonra da "ay edvird niye çakmıyosun banağ?" diye ağla. ulan kuğu beyinli, herif hayatında halvet olmamış, ne tepki vereceginden kendini tutup tutamayacagından bile emin degil. ilk orgazmında seni bogazlayıp hepimizi mutlu etmekten korkuyor anlasana tavuk kılıklı! yok ama, illa vız vız.. hele jacop için onun kollarından ağlamadı mı, yok evlenmek istemiyorum da erkenmiş de bok püsür demedi mi, yazara sinir oldum. stefanicigim, soruyorum sana bu kız degil mi insanlıgından vazgeçmek için biftek görmüş köpek yavrusu gibi pilipili titreyen? bir insan sonsuzlugu idrak etmiş de vampir olmaya karar vermiş ama evlenmekten korkuyor? teey.. bana seriyi bir kaç kitap daha uzatmak için bir yöntem gibi geldi bu.
özetle alıcam kızkardesime bi tane bu edvird'dan, bulursam. (benim unum elendi, elegim asıldı, evde en hasosundan bir edward'ım var.ondan bari kardeşime alıyım didim. sorucam stephanie'ye, nerden bulabilirim bunlardan diye.)